TRABZON – 25 Temmuz
2000 tarihinde ebediyet yolculuğuna uğurladığımız değerli Şair ve
Yazarlarımızdan Düşünür, Dava Adamı, Yazar, Şair Ali Rıza YILDIZ, vefatının 19.
yıl dönümünde vefa örneği gösterilerek anma programı düzenlendi.
VEFATININ 19. YIL DÖNÜMÜNDE ŞAİR ALİ RIZA YILDIZ RAHMETLE ve DULARLA ANILDI…
Programın sunuculuğunu Canan Güven Kalaycı yaptı. Etkinlikte konuşmacılar, merhum Şair Ali Rıza Yıldız'ın hayatından kesitler sunarak, ahlakını, disiplinini, çalışma hayatını, dostlarına verdiği değeri anlatarak şiirlerinden bazı demetler sundular.
Merhum Şair Yıldız'ın İzmir'deki bir mezar taşına yazdırılan şiiri; Merhum Ses Sanatçısı Adnan Şenses tarafından bestelenerek şarkı haline getirilmesi üzerine aleyhte açılan davaya müdahil olunmuş ve 'Baba', 'Ahirete Mektup' ya da yaygın adı ile 'Sat Baba' şiirinin Rahmetli Ali Yıldız'a ait olduğu belge ve delilleriyle ispat edilmiş ve hak yerini bulmuştur.
Programda duygular öne geçmiş, bazı konuşmacı ve dinleyiciler, göz yaşlarına hakim olamadılar. Şiddetli yağmura rağmen dinleyicilerin alandan ayrılmaması dikkat çekti.
Programın sonunda; hatıra fotoğrafları çektirilerek, tarihi anlar abideleştirilmiştir.
(Haber ve Fotoğraflar: Muhammet Yavruoğlu – 25.07.2019)
VEFATININ 19. YIL DÖNÜMÜNDE ŞAİR ALİ RIZA YILDIZ RAHMETLE ve DULARLA ANILDI…
Karadeniz
Yazarlar Birliği (KYB) Derneği Genel Merkezi ve Yıldız ailesi bir vefa örneği
göstererek, değerli şairlerimizden merhum Düşünür, Dava Adamı, Yazar, Şair Ali
Rıza YILDIZ'ın vefatının 19. Yıl Dönümü'nde 25.07.2019 Perşembe günü saat
17.30'da Trabzon Tarih Müzesi bahçesinde düzenlenen anma programı ile dualarla
yâd edildi.
Anma
Programına, Karadeniz Yazarlar Birliği (KYB) üyeleri ve Yıldız Ailesi'nin yanı
sıra Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) ve Trabzon Şairler ve Yazarlar Derneği
yönetici ve üyeleri, sanatçılar, gazeteciler, yazarlar, şairler ve çok sayıda
merhum Şair Ali Rıza Yıldız'ın dostları katıldı.
Programın sunuculuğunu Canan Güven Kalaycı yaptı. Etkinlikte konuşmacılar, merhum Şair Ali Rıza Yıldız'ın hayatından kesitler sunarak, ahlakını, disiplinini, çalışma hayatını, dostlarına verdiği değeri anlatarak şiirlerinden bazı demetler sundular.
Merhum Şair Yıldız'ın İzmir'deki bir mezar taşına yazdırılan şiiri; Merhum Ses Sanatçısı Adnan Şenses tarafından bestelenerek şarkı haline getirilmesi üzerine aleyhte açılan davaya müdahil olunmuş ve 'Baba', 'Ahirete Mektup' ya da yaygın adı ile 'Sat Baba' şiirinin Rahmetli Ali Yıldız'a ait olduğu belge ve delilleriyle ispat edilmiş ve hak yerini bulmuştur.
Programda duygular öne geçmiş, bazı konuşmacı ve dinleyiciler, göz yaşlarına hakim olamadılar. Şiddetli yağmura rağmen dinleyicilerin alandan ayrılmaması dikkat çekti.
Programın sonunda; hatıra fotoğrafları çektirilerek, tarihi anlar abideleştirilmiştir.
-25.07.2019-
ŞAİR ALİ RIZA
YILDIZ (20.06.1926 - 25.07.2000) KİMDİR?
Muhammet YAVRUOĞLU
Araştırmacı-Gazeteci-Yazar
Şair
Ali Rıza Yıldız; 20.06.1926 tarihinde Rize İli, Fındıklı İlçesi Gürsu Köyünde
dünyaya geldi. Ataları Tuna Boylarından akıncı kolbaşısı Cevat Beye dayanır.
Babası Hüseyin Efendi ve annesi Esma Hatun'dur. Baba tarafı 'Cevatoğlu'
diye anılırlar. Sonradan "Yıldız" soyadını almışlardır.
Ali
Rıza Beyin babası Hüseyin Efendi iki evli idi. Birinci Hanımından bir kız, iki
erkek ve ikinci hanımından ise üç kızı dünyaya gelmiştir. İşte Ali Rıza Bey,
Hüseyin Efendinin birinci hanımından olup ailenin iki oğlundan biri idi. Ailesi
dar gelirli bir aile idi. Ancak ilk öğrenimini Fındıklı'da ve Orta öğrenimini Hopa'da
tamamlayabildi.
O
tarihlerde okumak kadar çocuk okutmak da çok zordu. Ortaöğrenimden sonra
Beşikdüzü'nde açılan ve birçok tartışmanın hala odağında olan Köy Enstitüsünde
2 yıl kadar okudu.
İki dönem okuduktan sonra okuldan Fındıklı'daki Gürsu köyüne
izne gelmişti. Ailece tahsile önem veren bir aile idiler. Ancak O, parasızlık
nedeniyle bu okula bir daha devam edemedi.
Öncelikle
askerlik görevini tamamlamayı tercih etti ve vatani görevini tamamladıktan
sonra 1951 yılında Trabzon Karayolları 10. Bölge Müdürlüğü Etüd ve Proje
Başmühendisliğinde işçi olarak çalışmaya başladı. Uzun yıllar bu kuruluşa bağlı
bölge dâhilinde görev yaptıktan sonra Ağustos 1978 yılında kendi isteği ile
emekli oldu.
Ali
Rıza Yıldız ağabey Rize Fındıklı'lıdır. Bölge dâhili birçok yerde görev
yapmıştır. Çok yer gezmiştir. Ama O, Trabzon'u vatan olarak bellemiştir.
Trabzonlu O'na, O Trabzon'a gönül ve kucak açmıştır. Onun mekânı, Osmanlı
Türk-İslam Cihan Devleti'nin büyük hükümdarı Yavuz Sultan Selim Han (Rh.A.) gibi yiğit
bir devlet adamına ana olma şerefine erişmiş Âhilik Teşkilatı'nın 'Anadolu'lu Kadınlar (Baciyan-ı Rum) kolunun
büyüklerinden Evliya-yı Kiram'dan 'Ayşe Gülbahar Sultan Hatun' Ana (K.V.)'nın adını
taşıyan Gülbahar Hatun Mahallesi'nde Atapark Mevkii'nde yıllarını geçirmiştir.
Ali
Rıza Bey; elli yıldan fazla Trabzon'da yaşamış ve ölümüne kadar da devam
etmiştir. Oturmuş oldukları evleri; kayın valideleri Sabbek Hanım tarafından
kendilerine hibe edilen Gülbaharhatun Mahallesi Atapark'ta 'Merhum İsmail Hakkı
Berkmen Tarih Kütüphanesi'nin doğu bitişiğinde kalan, sonradan zemin katında
dükkânlar yapılan binadır. Ancak Trabzon Belediyesi - TOKİ tarafından
kamulaştırılarak yıktırılmıştır. Ne yazık ki, Trabzon'un Kültür ve Sporun Başkenti diye övünenler, bu büyük kültür insanımıza ve tarihimize sahip çıkmamışlardır!..
Avrupa
ülkelerinde olsa, bırakın şair, yazar, gazeteci, sanatçı ve tanınmış devlet
adamlarına sahip çıkmayı onların adımlarını attıkları izleri bile korumayı
dahi büyük bir vazife bilirlerdi.
Ama
ne yazık ki, vefa duygularımız körelmiş, şehit ve gazilerimize yeterince sahip
çıkılmadığımız gibi aydınlarımıza, sanatçı, gazeteci ve yazarlarımıza ve
düşünürlerimize de sahip çıkmayı bilmeyen bir milletiz!..
Şair
merhum Ali Rıza Yıldız; çok çabuk duygu seline kapılan ve çok kolay şiir
yazabilen bir insandı. Duygularında kullandığı kelimeleri özenle seçer, ancak
eğip bükmeyi sevmez, yalın haliyle kullanırdı. Kelimelerin önüne, arkasına ya
da içine hinlik koymaya kalkmaz, sade duygularını yansıtır, kullandığı
kelimeler tertemiz duygularını taşırdı. Kendisine ait özel daktilosu ile
sevdiklerine şiirler yazar ve onlara hediye etmeyi çok severdi. Öyle ki bu
şiirlerinden bazıları sevdiklerinde olduğu halde kayıtlardaki şiirleri arasında
yer almamaktadır.
Ali
Rıza Ağabey, yaşamı boyunca şiire ilgi duydu. Şiir dostlarını arayıp buluyor,
şiire meraklı olanları yazmaya teşvik ediyordu. Şiir yazmayı ve fikirlerini
insanlarla paylaşmayı, şiire hevesli gördüklerini teşvik etmeyi çok severdi.
Çeşitli dergi ve gazetelerde şiirleri ve makaleleri yayınlanmıştır.
Kendisi
de Rize ve Trabzon'da yayınlanan dergi ve gazetelerde şiirlerini yayınlıyordu.
Trabzon'da
yayın hayatını sürdüren Karadeniz, Türksesi, Kuzey Haber, Kuzey Ekspres
gazetelerinde ve Kemençe, Dinç Adımlar, Yunus, Yol-İş ve Karadeniz Yazarlar
Birliği (KYB) Birlik dergilerinde şiirleri yayınlandı.
Rize'de
Gürses, Fındıklı'da Yeşil Fındıklı, Karabük'te Yeni Karabük, Erzurum'da Aziziye
isimli gazeteler de şiirleri yayınlandı.
Trabzon
Haber Gazetesi'nde de köşe yazıları yayınlandı. Onun bazı şiirleri bestekârlara
ilham verdi ve bestelenerek, ses sanatçıları tarafından seslendirildi.
Bazı
şiirleri ise ilgisiz kişilerce çıkar uğruna sahiplenildi. Bunların bir kısmı
ile ailesi ve Karadeniz Yazarlar Birliği (KYB) mücadele etmek zorunda kaldı.
İlk
şiir kitabı; 1981 yılında Akçaabat'ta Top-Kar Matbaası'nda basılarak,
yayınlanan 'Hatıralarla Yılların Sesi' isimli şiir kitabıdır. İkinci kitabı ise
iki manzum hikâye ve bir manzum seyahatnameyi içeren ve 1993 yılında Trabzon'da
Eser Ofset'te basımı yapılan 'Üç Güzel' (Şiir) isimli eseridir.
Yazar
Dr. Enver Uzun tarafından, Ali Rıza YILDIZ'ın Hayatı ve Eserleri (1.2.3 cilt)
isimli yayına hazır eserler bulunmaktadır.
Ali
Rıza ağabey, her şeyden önce bir gönül adamıdır. Sevgi ve saygı onun olmazsa
olmazları arasında en başta gelirdi. Herkese sevgiyle bakar. Büyükle büyük,
küçükle küçük olur, herkesi kucaklardı. O, fırtınalı bir havada sığınılacak bir
liman gibiydi. Dostlarını asla unutmaz, onlara mutlaka ayıracak zaman
bırakırdı.
O
çok iyi bir aile babasıydı. Çocuklarına çok düşkündü. Komşularına karşı çok
anlayışlı idi. Herkes de ona saygı ve sevgi duyar, onun sohbetlerine bayılırdı.
Onunla sohbette bulunmak bir ayrıcalıklı idi. Aile efradına olduğu gibi eş,
dost ve arkadaşları için bile başına sürekli oturduğu daktilosu ile sevecen
şiirlerini yazardı.
O
sosyal yönü güçlü bir insandı. Yol-İş sendikası dâhil birçok sivil toplum
kuruluşunda görev almıştır. Trabzon'da Kurulu bulunan Karadeniz Yazarlar
Birliği (KYB) Derneği'nin kurucu üyesiydi.
Bu
dernekte zaman zaman bazı görevler üstlenmiştir. O, Ortahisar Babıalisi'nin isim
babası ve sevdalılarındandı. Karadeniz Yazarlar Birliği (KYB)'nin ve 'Trabzon
Haber Gazetesi'nin sahibi Nevzat Yılmaz'ın ve orada toplanan şair, yazar,
sanatçı ve gazeteci dost halkalarının daimi müdavimlerindendi.
Ortahisar
Sohbetleri onların kuşağı ile hayat bulmuştu. Hala birçok insan, şair, yazar,
gazeteci ve sanatçı o günlerin özlemini duyar. Aydınlar; o tarihlerde
birbirlerine daha çok kıymet verir ve sohbetlerine doyum olmazdı.
Merhum
Gazeteci Yazar Şevket Çulha, merhum Şair Ali Rıza Yıldız, merhum Gazeteci Yazar
Ayhan Kıyak, merhum Şair Yazar Hüsnü Mustafa Tomaç, merhum Gazeteci Yazar Ömer
Güner, merhum Gazeteci Yazar Refik Karaağaçlı, merhum Yazar İlyas Karagöz,
merhum Gazeteci Yazar Salih Çamoğlu ve isimlerini zikredemediğim, nice
yıldızlar, bir bir sönünce Trabzon Gazeteciler Cemiyeti'nin, Ortahisar Babıali
ve Gönül Dostları Birliği'nin sohbetlerinin eski tadına varılamaz oldu.
Ali
Rıza Bey; iyi bir insandı. İyi bir dost, iyi bir baba, hoşgörülü, beyefendi ve
babacan bir insan idi. Biraz içine kapanık olmasından dolayı Onu ilk anda
görenler soğuk zannına kapılabiliyordu. Ama konuşmaya bir başlayınca, hele konu
sohbete değer olunca, onun sohbetine doyum olmazdı.
Kendi
başına iken devamlı düşünceli bir hali vardı. Sorulan sorulara açık ve net,
izahlı cevaplar verirdi. O, çok demokrat, gönlü insan sevgisi ile dopdolu bir insandı.
İnsan sevgisine, yardımlaşmaya ve dostlarına çok önem verirdi. Arıların bal
aldığı çiçekler gibi O, dost olanlara yardıma koşan bir insandı.
Onun
devamlı düzgün kıyafeti, başından hiç eksik etmediği şapkası, daima boğazına
taktığı kravatı ve genelde elinden hiç düşürmediği güneş gözlüğü hemen
insanların dikkatini çekerdi.
O
tarihlerde bu günkü gibi bilgisayarlar yok. Bu nedenle Ali Rıza ağabey, yazı ve
şiirlerini daima daktilo ile yazar ve altı kısmına mutlaka günün tarihini kor
ve imzasını atardı. Onun, gezdiği, gördüğü yerlerdeki ilginç olayları not etme
gibi bir alışkanlığı vardı.
Merhum
Ali Rıza ağabey; akciğer kanseri nedeniyle rahatsızdı. 6–7
sene kadar tedavi için Ankara'ya gidip geldi, tedavi gördü. Tedavi süreci uzun
süre devam etti. O tarihlerde bu günkü gibi taşra illerinde yetişmiş doktor ve
kaliteli sağlık hizmeti veren hastaneler çok azdı. Kati teşhis ve kaliteli
tedavi için insanlar akın akın büyük illere koşarlardı. Bu gün Türkiye'de
sağlık alanında devrim diyebileceğimiz hatırı sayılı gelişmeler olmuştur.
Ali
Rıza ağabey; tedavi için gidip geldiği Ankara'da tedavi gördüğü hastanede, 25
Temmuz 2000 Salı günü aniden rahatsızlığı artarak hayatını kaybetti.
Dostları
onun sağlığına kavuşmuş olarak, Trabzon'a dönmesini beklerken; O, dostlarını,
sevenlerini öksüz bırakmıştı. Vefatının ertesi günü cenazesi uçak ile çok
sevdiği Trabzon'a getirildi.
Cenaze
namazı; şiirlerine konu olan Gülbaharhatun Camii'nde 26 Temmuz 2000 Çarşamba
günü, ikindi namazına müteakip kılındı. Cenaze namazından sonra O, dost ve
sevenlerinin omuzlarında Trabzon Değirmendere'deki Sülüklü Asri Mezarlığı'nda
son yolculuğuna uğurlandı.
Ve
O, çok değer verdiği dostlarından ölüm nedeniyle ayrıldı. Dostun dosttan
ayrılması mümkün müydü? Elbette hayır..
Ancak
O, dostsuz sayılmazdı. Çünkü dostlar dostu, çaresizlerin çaresi, kimsesizlerin
kimsesi, her yaratılanın varlık nedeni, nimet verenlerin ve af edenlerin en
büyüğü Rahman ve Rahim, Kerim ve Settâr (Günahları Affedici) olan Yüce Allah'ın
huzuruna varmıştı.
Yaradılan
için, Hakk'a kul olma şerefine nail olanlar için bundan daha büyük mutluluk ne
olabilirdi ki?
Ali
Rıza Ağabey; 25 Temmuz 2000 Salı günü Hakk'ın rahmetine kavuştu. 26 Temmuz 2000
Çarşamba günü Sülüklü Mezarlığında toprağa verildi. Ve o güzel insan ebediyen
aramızdan ayrıldı.
Merhum
Ali Rıza ağabey; vefat ettiğinde 74 yaşlarındaydı. O dünyaya belki de sessizce
geldi ve sessizce ayrıldı. Ancak iz bırakanlardan oldu. O, şiirlerinde ve
dostlarının gönlünde yaşıyor.
25 Temmuz 2000 Salı
günü
Dar'ül Beka'ya göç eden Ali Rıza ağabey, sevenlerinden ve tüm müminlerden bir
Fatiha ve dua bekliyor. Allah rahmet eylesin. Bütün dost ve Mü'min ve Mü'mine
büyüklerimize ve kardeşlerimize Allah'tan merhamet, af ve rahmet diliyoruz.
Mekânları Cennet, dereceleri âli olur inşa'allah…
Şair
Ali Rıza Yıldız ağabeyi rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
Allah
(C.C.) rahmet eylesin. Âmin...
(Haber ve Fotoğraflar: Muhammet Yavruoğlu – 25.07.2019)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder