3 Ekim 2010 Pazar

İşadamı Erol Tuna: "Güneş, gururumuzdur"

Erol Tuna, haber61.net'e Trabzonspor gündemini değerlendirdi.

(ALINTI: www.haber61.net - 01 Ekim 2010 / 18:10)




Trabzonspor eski asbaşkanı Erol Tuna açıklamalarıyla gündemi değerlendirdi. haber61 net’e konuşan Tuna her zaman ki gibi sorumluluk duyarak cümlelerini özenle seçti.

-Başkan adayları arasında isminiz geçiyor, kararınızı verdiniz mi ?


Kamuoyunda benim adımın başkan adayları içersinde geçmesi beni
gururlandırıyor. Ancak TRABZONSPOR KULÜBÜNÜN ŞU ANDA GÜNDEMİ BU DEĞİL. BUNDAN DOLAYI şu anda ben ADAY DEĞİLİM. Bu kulübün önünde önemli maçlar var. Kulübü kongre havasına sokmak yanlış. Kongreye zaten bir süre daha var. Bir süre sonra gelişmeler neyi gösterir bilemiyorum. Ama Trabzonspor'u kongre havasından uzaklaştırmak gerek Şuan bunları konuşmak biraz erken. Kamuoyunda başkan adayı olmam yönünde tabiî ki baskı alıyorum.Futboldan anlayan, bu kulüp te geçmişte yöneticilik yapanlar bu yönde TEKLİFDE BULUNUYORLAR.Ancak konuşmak için erken. Şu anda kulübü kongre havasına sokmak, bunu gündemde tutmak kulübede bize de zarar verir. O daha sonranın işi. Kararımı ZAMANI GELİNCE açıklarım.


Sizin döneminizde kurmaya çalıştığınız kurumsal yapı çalışmaları durdu gibi. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?


Bizim dönemimizde kurmuş olduğumuz kurumsal yapı durmadı, aksine halen devam ediyor. Yönetimin 3-ya da 4 aydır toplantı yapmadığı yönünde duyumlar alıyoruz. Bu doğruysa ve bu kulüpte işler buna rağmen aksamıyorsa o bizim dönemimizde kurulan kurumsal yapıdan kaynaklanıyordur. Muhasebe finans pazarlama departmanları var. Hepsi çalışıyor. ÇOK MEMNUN EDİCİ
BİR DURUM.


-Siz görevdeyken Trabzonspor'un doğru yönetilmesi halinde paralı yöneticiye ihtiyacı yoktur diyordunuz,halen o görüşte misiniz ?
HANGİ ÖLÇEKTE OLURSA OLSUN Trabzonspor'un MADDİ ANLAMDA yönetici katkısına çok fazla ihtiyacı yok. Bugünkünden daha büyük bir Trabzonspor yaratmak istiyorsak Trabzonspor'un kaynakları ve alt yapısı Buna müsait. Trabzonspor'a para vererek değil Trabzonspor'un kaynaklarını doğru yöneterek de sonuca varırsınız. Bizim dönemimizde bunu başardık bizden önce Faruk bey yönetimi de bunu başarmıştı. Trabzonspor'un, YÖNETİCİLERİNİN MADDİ KATKISINA ihtiyacı yok ,YÖNETİCİLERİ TARAFINDAN doğru yönetilmeye ihtiyacı var.. Bu bizim kulübü yönettiğimiz dönemde sloganımızdı. Trabzonspor herkesten zengin. Yapılan araştırmalar Trabzonspor'un marka değeri olarak çok önde olduğunu zaten ortaya koyuyor. Trabzonspor'un 5 milyon taraftarı var. Kimin bu kadar taraftarı var. BU BİR ZENGİNLİKTİR.


-Şenol Güneş iki maç kazandı ,Galaksilere gönderildi iki maç kaybetti eleştirilmeye başlandı. Güneş'e haksızlık yapılıyor mu size göre.


Güneş'i eleştirmek kimin haddine. O kendini geliştirmiş dünyaya ispat etmiş bir isim. TÜRKİYE SINIRLARI AŞMIŞ BİR İSİM.BİZİM MEDARI İFTİHARIMIZDIR. Yaptıkları da ortada . Verdiği mesajlara bir bakın. Hata yaptığını düşündüğünde kamuoyunun önüne çıkıp özür dileyecek kadar erdemli bir insan. Trabzon'da onu eleştirecek yargılayacak insanların bilgi birikiminin çok üst düzeyde olması gerekir. Şenol hoca ,TRABZON VE Trabzonspor için büyük şanstır. Güneş'i eleştirmek herkesin haddi değil . Onu herkes eleştiremez, eleştirmemeli. O bu kulüp için büyük şans. Ona hepimiz destek vermeliyiz.


-Trabzonspor Borçsuz yönetilebilir mi. Çünkü kulübün kapısına kilit vursak bile günlük 8 milyar gideri var deniyor?


Gayet tabi yönetilebilir. Bakın biz 2002 de göreve geldik 5 eylül 2004 de görevi borçsuz devrettik. Biz göreve geldiğimizde kulübün her tarafa çok borcu vardı. Kulüplerle arası kötüydü. Biz bu borçların TAMAMINI ödedik. Görevi devrederken sadece KDV borcumuz vardı. Bunun dışında, kulübü BORÇSUZ devrettik. Fatih, Gökdeniz, Hüseyin’de kadrodaydı.


-Siz yönetime geldiğinizde bir sözünüz var. Trabzonspor gibi büyük bir kulüp akşamdan yapılan yarım saat toplantıyla yönetilemez.


Ben kulübe geldiğim zaman dedim ki bu iş ciddi bir İŞTİR arkadaşlar. Bu bir golf kulübü, Tenis kulübü değil. Trabzonspor kulübü stres atma yeri değil. Burası çalışmaya, yeniliğe ihtiyaçlı bir yer. Kaldı ki rakiplerimiz var, ilk rakiplerimiz Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray bizim bunların karşısında güçlü olmamız lazım. Çünkü bizim doğamızda olan mücadele, hırs kazanma azmidir. Burayı kendi işimiz gibi görmemiz lazım. İlk olarak yönetim kurulu toplantılarını gündüz saat 13:00'da yaptık. Çünkü Trabzonspor yorgun kafayla ve akşam saat 19 oo dan sonra yapılacak toplantılarla yönetilmez. Bunun faydasını görüp görmediğimizi sorarsanız, dönemimizin karnesine bakıp bunu rahatlıkla anlarsınız. Ben şu anda kulübü alacak olsam yine aynısını yaparım. Bugün hükümetin çalışmasına bakarsanız ondan da bir örnek alırsınız. Her pazartesi günü Bakanlar kurulu toplantısı, her Salı günü grup toplantısı, her Perşembe günü Milli Güvenlik Kurulu Cumhur Başkanı Başbakan bir araya geliyor . Çalışmayı görüyor musun. Şimdi ülkenin performansı nerede? Beğen beğenme işte performans ortada.


-Trabzonspor'un telaffuz edilen borcu 160 Trilyon civarında. Eğer söylenen rakam buysa Trabzonspor bundan sonra hamle yapabilir mi? Yatırımlar, Transfer yapabilir mi veya bu borç nasıl sıfırlandırılır.


Yapabilir. Ben 160 Trilyon lira borçtan korkmam. Hiçbir şey olmaz . Trabzonspor bunun altından rahatlıkla kalkar. Yeter ki devamlı olarak söylediğim gibi "Paralı değil , parasına güvenen değil, Bilgisine güvenen, yönetme kabiliyetine güvenen , insanlar yönetime gelsin, gerisi hiç önemli değil"


-Yani yaygın olan bir görüş var. Paralı başkan gelir, parayı verir transfer yapar kulübü kurtarır.Buna katılıyor musunuz?


Yok ki böyle bir şey. Hiç olmadı ki. Trabzonspor tarihinde değil futbol tarihinde böyle bir şey olmadı. Kim ne parası vermiş. Fenerbahçe kulübüne Aziz Yıldırım para mı veriyor, Adnan Polat Galatasaray'a para mı veriyor? Var mı böyle bir şey.


Trabzonspor'u siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir şirket olarak Holding olarak değerlendirirseniz, açarsınız Koç Holding'in internet sitesine girersiniz yönetim kuruluna bakarsınız üstten aşağıya. İlk üst sıralarda birkaç tane patron ismi gördükten sonra diğerlerine bakarsınız, hepsi profesyonel adamlar. Amerikalı, Alman, Çin var, Türkiye'den var her yerden var. Bu denli işler çevriliyor işte bu işi bilen profesyonel adamlar çeviriyor.


Trabzonspor yarışmacı bir kulüp. Yarışacak, kazanacak. hem sahada kazanacaksın hem kulüpte kazanacaksın. Kulüp performansı ve saha performansı önemli, ve her ikisinde de kazanacaksın. Şimdi TEKNİK DİREKTÖR sahada antrenman yaptırıyorsa, içeride de yönetimin de antrenman yapması lazım, yani onlarda çalışacak.


-Trabzonspor camiası kongre havasına erken mi girdi. Bu kulübe zarar verir mi ?


Trabzonspor'da şu anda gündemde konuşulan konular çok yanlış. Bizim çok iyi giden bir takımımız var. İyi de bir hocamız var. Daha ne istiyoruz ki. Ben bir taraftar olarak, eski bir yönetici olarak bunu istiyorum. Şu an başka şeyleri konuşmamız lazım. Benim Başkanlığa aday olup olmayacağımı, konuşmamamız lazım, adımın geçmemesi lazım, bir başkasının adı geçmemesi lazım. Bu konularda çeşitli görüşler seslendiriliyor spekülasyonlar yapılıyor. Bunlar yanlış arkadaşlar bu spekülasyonları yapanlar kendilerini nasıl gündemde tutacağının, kulübü nasıl kullanacağının hesapları peşinde. Bizim böyle bir işimiz yok. Bizim şu anda Pazar günü Beşiktaş'la maçımız var. Maç öncesi TAKIMIMIZA, HOCAMIZA ve YÖNETİMİMİZE MORAL VERMEMİZ GEREKİR .
-Büyük maça böyle hazırlanmamız lazım.


Yok işte falancı başkan olacakmış, işte başka bir arkadaşımızın açıkladığı gibi "yönetimde olmam biz aile olarak yönetimde olmayız yaparsak başkanlık yaparız" falan filan gibi söylemler içerisinde olmamalıyız.


-Trabzonspor 'da yöneticilik yapmadan başkan adaylığı için ismi geçenler var. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz. Hiç yöneticilik yapmadan başkan olanlar daha mı çok hata yapar ?


Ben arzu ederim ki başkan olmayı düşünenler Trabzonspor'da önce yöneticilik yapsalar, KULÜP YONETİCİLİĞİNİ öğrenseler . Bu FUTBOL YÖNETİCİLİĞİ BAŞKA İŞLERE BENZEMEZ . Bakın ne yöneticiler geldi buraya, ne başkanlar geldi. Başarılı olanı var ,olmayanı da var. İyi iş adamlarımız, isim yapmış iş adamlarımız keşke, önce kulübümüzde yöneticilik yapsalar da ,ondan sonra kendilerini başkanlığa hazırlasalar. Direk başkan olarak gelip de sonra başarısız olarak gitmek hem Trabzonspor'a, hem de onlara zarar verir. Trabzonspor ve TRABZON kazanacakken kaybeder.


Bakın size en iyi örnek F.Bahçe yöneticisi Ali Koç,kaç yıldan beri Fenerbahçe'nin yöneticisi .İstese hiç yöneticilik yapmadan o kulübe başkan olamaz mıydı ?. Niye Aziz beyin listesine girdi. Bir başka örnek Nihat Özdemir.Bakın kaç yıldan beri yönetici. Hakeza Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören başkan olmadan kaç yıl yöneticilik yaptı Beşiktaş'ta. Bizim kulübümüz de de başkanlığı düşünen arkadaşlarımız hani böyle yapsalar. Onları biz hazırlasak başkanlığa. Öyle" ben yönetici değil ancak başkanlık yaparsam gelirim",söylemleri başarının garantisi değil.


Trabzonspor'da kongrede başkanlık için adı geçenler şu söylemde "ben kimseyle yarışmam "bunu nasıl karşılıyorsunuz.Trabzon'da uğrunda yarışılmayacak bir kulüp mü ?


Şu anda Trabzon'un da mevcut başkanı var ve kulübün kimseye ihtiyacı yok , Futbol işi diğer işlere benzemez , hiç affı yoktur futbolun. Kimse Trabzonspor üzerinden isim yapmaya çalışmasın, bu doğru bir yaklaşım değil. Kulübümüzden herkes faydalanıyor.Kulübümüz Allah için toprak ana gibi.


Kimse de kulübü şikayet edemez. Ben görüyorum bazı genç idareciler şikayet ediyor. Bu kulübü hiç kimse şikayet edemez. Bu kulüp içerisinden çıkmış bakanlarımız, milletvekillerimiz var. Bu kulüp içerisin de de artık bazı eski yöneticilerimiz BİLGİ VE GÖRÜŞLERİNİ ZAMANINDA KULLANSIN. Şu anda Trabzonspor'un o derdi yok. Neden farklı konuları gündeme getiriyorlar ki, bunlara hiç gerek yok,


Bakın " birisi ben başkan olacağım, bir diğeri ben yönetici olmam başkan olurum" diyor, bir başkası diyor ki "Ben hazırım". Bir diğeri ise "ben kimseyle yarışmam" diyor. Neden yarışmayacaksın ,öyle şey mi olur. Dediğim gibi bunları konuşmak için erken ve zamanı da değil. Ama öteki taraftan da kimse kimseye , yol vermesin kimseyi ayağa kaldırmasın. Trabzonspor'un gerçek sahibi hepimiziz. Şu anda
kimin bize ihtiyacı var? 'Takımın". Kimin desteğe ihtiyacı var "Şenol Güneş'in". Kimin desteğe ihtiyacı var "Yönetimin". O zaman biz onların yanında olmalıyız. . Şu anda bu kulübün başkanı da var, yönetimi de var hocası da futbolcusu da var


-Başkan Şener'in bir açıklaması var, biz futbol takımından çekilip, futbol takımının idaresini yalnızca Şenol Güneş'e bırakıp kulübün diğer işleri ile daha yakından ilgilenmek istiyoruz bu konuda ne diyorsunuz


Yok, bu onların kendi görüşü ama benim böyle bir düşüncem YOK olamaz.
TARAFTARIMIZA BAŞARILARIMIZIN KONUŞULACAĞI BİR SEZON DİLİYORUM.

Röportaj: Orhan Çavuşoğlu/haber61.net

ALİ YAVRUOĞLU, HASTANEYE KALDIRILDI

Akçaabat Doğanköy Beldesi halkından, Karikatür Sanatçısı-Yazar Harun Yavruoğlu’nun babası Hacı Ali Yavruoğlu, dün gece Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.



Akçaabat Doğanköy Beldesi halkından, Karikatür Sanatçısı-Yazar Harun Yavruoğlu’nun babası Ali Yavruoğlu nam-ı diğer Postacı Hacı Ali, dün gece Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.

Hacı Ali Yavruoğlu, dün öğle saatlerinde Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünde ameliyata alınan yeğeni Hüseyin Yavruoğlu’nun üniversite öğrencisi kızı için hastaneye geldikten sonra rahatsızlanması üzerine Doğanköy Beldesinde yazın konakladığı eve dönmek üzere aracıyla yola çıktı. Yakınlarının tüm ısrarlarına rağmen doktora gitmeyi red eden Yavruoğlu, evine döndü.

Ancak yakınları tarafından, oğlu Karikatür Sanatçısı Harun Yavruoğlu’na durumu aktarmaları üzerine akşam saatlerine doğru beldeye giderek, babasını ikna edip, derhal Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitmeye ikna etti. Acil Serviste yapılan tetkiklerde Yavruoğlu’nun beyninde bir rahatsızlık tespit edilince, hasta hemen KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’nin Acil Servisine kaldırıldı. Orada derhal kendisine müdahale edilerek, tedaviye başlandı. Tetkikler yapıldı. Ve Farabi Hastanesi Yeni Bina 4. katta bulunan Nöroloji Bölümü 403 no.lu odaya alındı. Yavruoğlu’na burada doktorlar tarafından bir takım kısıtlamalar getirildi ve tedavisine başlandı.

Çevresinde çok sevilen bir insan olan Hacı Ali Yavruoğlu’nun yakınları ve arkadaşları hastaneye akın etti. Ancak hasta yanına girilmesi kontrol altına alındığından bir ara yağan yoğun yağmura rağmen dışarılarda beklediler.

Hacı Ali Yavruoğlu’na, bir an önce sağlığına kavuşması dilek ve dualarımızla Allah’tan acil şifalar dileriz.



HABER ve FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU

2 Ekim 2010 Cumartesi

AYŞENUR YAVRUOĞLU, AMELİYAT OLDU

Giresun Üniversitesi Öğrencisi Ayşenur YAVRUOĞLU, Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünde bugün ameliyat oldu.


Giresun Üniversitesi Şebinkarahisar Meslek Yüksek Okulu Öğrencisi, Trabzon Akçaabat Doğanköy Beldesinden olan Ayşenur YAVRUOĞLU, bugün Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünde sol karın bölgesinde oluşan bezmoid tümörün alınması için saat 08.00’de ameliyata alındı.


Ameliyat, Rize Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Klinik Şefi Op. Prof. Dr. Erhan Reis, Op. Dr. Ali Güner ve Op. Dr. Gültekin Hos ve ekibi tarafından başarılı bir ameliyat gerçekleştirildi.


Saat 13.00 civarında ameliyattan çıkan Ayşenur’un durumu iyiye gitmektedir. Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü 2. Kat, 235 no.da yatan Ayşenur’un ailesi, akraba, arkadaş ve sevenleri kendisini yalnız bırakmadı. Doktorların müsaade etmemesine rağmen durumdan haberdar olabilmek için ta uzaklardan sürüp Ayşenur’u bakmaya geldiler.


İnşallah Ayşenur çarçabuk iyileşerek, çok sevdiği okuluna en kısa zamanda başlayabilecek. Kendisine Allah’tan acil şifalar diliyoruz.


Bilgi almak için:


Hüseyin Yavruoğlu- 0536 8763622




HABER ve FOTOĞRAF: Muhammet YAVRUOĞLU

YÖK Başkanı Özcan: ”20 yıl içinde Türkiye'yi yok edebilirler”

ÇOK HAYATİ BİR UYARI…!!!


YÖK Başkanı Özcan, ABD ve İsrail'in domatese yerleştirilecek bir genle Türk milletini 20 yıl içinde yok edebileceğini söyledi.

Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Nevşehir Üniversitesinin akademik yılı açılışı dolayısıyla Nevşehir Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen törende yaptığı konuşmada, üniversitelerden çok daha fazla yayın, patent, yenilik, çevreyle, ülkenin ekonomik sorunlarıyla ilgili yenilikler beklediklerini söyledi.


Bir üniversitenin, içinde bulunduğu toplumun ihtiyaçlarından soyutlanamayacağını vurgulayan Prof. Dr. Özcan, YÖK olarak üniversiteleri değerlendirirken etrafına ne kadar faydalı oluşuna da bakacaklarını kaydetti.


Türkiye'de zaman zaman çeşitli adlarla grip salgını görüldüğünü, her seferinde büyük paralar sarf edilerek aşı ithal edildiğini anlatan Özcan, şöyle konuştu:


'Son olayda da gördünüz, aşıların büyük bölümü kullanılmadı, geri gitti ama biz büyük paraları yurt dışına transfer ettik.


Bu arada hiçbir üniversiteden şöyle bir talep gelmiyor: Madem bu kadar acil bir sorun var, insanlarımız ölüyor, her 6 ayda bir değişik şekilde karşımıza çıkıyor, acaba kendimiz bu aşıyı elde edemez miyiz?


Bir-iki üniversite çıksın, Başbakanımıza gitsin, 'Biz bu işi çalıştık, bu aşıyı ürettik, desteğe ihtiyacımız var' desin.


25 milyon lirayla böyle bir projeye başlamak mümkün oluyor. Bunu talep etsinler isterdim, ama hiçbir üniversiteden ses çıkmadı. Ses çıkmıyor, dışarıdan büyük miktarda ilaç alıyoruz, büyük miktarda serum alıyoruz, orada da ses çıkmıyor.


Tıbbi cihazların hemen hepsi dışarıdan alınıyor. 'Bunlar burada üretilemez mi?' diyen bir üniversite yok. Sağlık sektöründe çok büyük ilerlemeler oldu ama bağımlılıkta bir azalma yok.


Bence sağlıkta ve diğer sektörlerde bağımlılığı azaltacak olan üniversitelerdir.'


Türkiye'ye ABD ve İsrail'den domates ve buğday tohumu ithal edildiğini anımsatan Özcan, şunları söyledi:


'Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı, yerli tohumumuz olmadığı için Amerika ve İsrail'den geliyor. Bir Türk aydını olarak bazen gerçekten kendimi çok küçük hissediyorum. Yani biz ihtiyacımız olan domates tohumunu bu ülkede üretemez miyiz?


Evvelden atalarımız bu tohumları kendileri üretip, yıllarca bu üretimin devamını sağlamışlar. Biz niye yapmıyoruz?


Tohumculukla ilgili bir araştırma enstitümüz olsa, buna birkaç üniversitemiz öncülük etse, fena mı olur?


Sonunun ne olacağı da belli değil. Bu domates tohumunu alıyorsunuz, artık genetik programlama diye bir şey var, içine bir genetik mekanizma yerleştirirler. Hiç bilmediğimiz hastalıklara kapılabiliriz. Böyle şeylerle, zamanla bir milleti yok edebilirsiniz.


Öyle bir şeyler yerleştirirler ki, 20 yıl içerisinde o tohumdan yiyen insanlar ölür. Öyle tehlikeler de var. Sadece 'aman paramız dışarı gidiyor' endişesiyle söylemiyorum. Üniversitelerimizin bu konularda bize yardım etmesini istiyoruz.'


Türkiye'de iki üniversitenin dünyadaki ilk 500 üniversite arasında yer aldığını belirten Özcan, şöyle devam etti:


'Üniversiteleri ölçmek için dünyada kullanılan sıralamalar var. Times'ın, yükseköğretim dünya üniversiteleri sıralaması var.


Geçen hafta çıkan bir yayında iki üniversitemizin çok büyük başarı elde ettiği ortaya çıktı. Bir üniversitemiz 112'nci, bir başka üniversitemiz de 183. oldu. Türk üniversitelerinin ilk 500'de yer almadığı eleştiriliyordu. İlk 200'de yer almaya başladı. Böyle büyük başarılar istiyorsanız, büyük finansal kaynakları yükseköğretime ve eğitime vereceksiniz.


Dünyada ekonomide 17. sıradayız, yabancı dergilerde yayımladığımız makaleler sıralamasında da 17. sıradayız. Ekonomiyle bir paralellik var. Ne kadar koyarsanız o kadar alıyorsunuz.'


Avrupa'daki üniversitelerin belirli standarda ulaşmak için birbirleriyle yarıştıklarını anlatan Özcan,


'Okul dışında alınan kredilerin bir şekilde okul kredisi haline çevrilmesiyle ilgili bir sistem uyguluyorlar. Örneğin siz çalışıyorsunuz ama üniversiteye gidip, birkaç ders alabiliyorsunuz. O dersleri artırıp, lisans diploması almaya yetecek kadar kredi toplayabilirseniz, o üniversite size lisans diploması veriyor.


Biz de dışarıdaki iş tecrübelerini akademik kredilere çeviremiyoruz. Bu yönde bir eksiğimiz var. Onun dışında diğer Avrupa ülkelerindeki üniversiteler gibi elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. İyi bir yerdeyiz ve bu yerimizi koruyoruz' diye konuştu.


Timeturk yazarı ve Gıda Hareketi Başkanı Kemal Özer, aylar önce kaleme aldığı “Yıl 2023, zeki çocuklar ve bankadaki tohumlar” başlıklı yazıda YÖK Başkanının uyarılarını böyle hikâyeleştirmişti.


Konuyu değerlendiren Kemal Özer, Biz söyleyince komplo teorisi diyenler şimdi ne diyecekler? Bu komplo teorisi değil, insanlığa kurulan ahlaksız bir komplodur" dedi.

(http://www.timeturk.com/ - Perşembe 30.09.2010 - 21.00)

25 Eylül 2010 Cumartesi

Trabzonlu Kadınlardan 319 Bin Avroluk Proje

AB destekli Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü ve Pratik Kız Sanat Okulu’nun 319 Bin Avro’luk “EL EMEĞİ GÖZ NURU KADININ KURTULUŞU” adlı projenin tanıtımı yapıldı.

Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü’nde düzenlenen tanıtım etkinliğine Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık ve eşi Sema Kızılcık, Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Turan, Milli Eğitim Müdürü Selim Yavuz Sandıkçı, proje ekibi ve davetliler katıldı.


Trabzon’un her dönem önemli bir sanat, kültür, eğitim, spor, ticaret ve turizm şehri olduğunu ifade eden Devlet Bakanı Özak, Trabzon’un bugününün iyi, geleceğinin de çok iyi olacağını söyledi. Trabzon’un Türkiye’de yaşanabilir 4. şehir olduğunu belirten Bakan Özak, bu duruma kadınların etkisinin büyük olduğunu kaydetti. Mesleki eğitimin önemine de değinen Bakan Özak,

“Mesleki eğitimle bayanlar hem üretiyorlar, hem mutlu oluyorlar, hem de elde ettikleri gelirle yavrularını okutuyorlar. Bu durum, Ulu Önder Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine çıkmamıza da katkı yapmaktır” dedi.

Trabzon Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü ve Pratik Kız Sanat Okulu’nun hazırladığı “EL EMEĞİ GÖZ NURU KADININ KURTULUŞU” projesinin yöremizin el sanatlarının geliştirilmesi, çağa uyarlanması ve bunların pazarlanma imkanlarının arttırılması açısından çok önemli bir proje olduğunu kaydeden Vali Kızılcık,

“Kadınlarımızın iş hayatında, ticari hayatta, sosyal ve kültürel hayatta daha görünür ve daha aktif katma değer oluşturan bireyler halinde yaşamlarını idame ettirmeleri için çok önemli bir projenin açılışında bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyorum” dedi.

Kadınların sosyal, ekonomik ve ticari hayatta daha aktif yer almaları gayesiyle 4 gün önce de 100 Bin Avro’luk bir projeyi hayata geçirdiklerini belirten Vali Kızılcık,

“Özellikle kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve toplumun tüm kesimlerinin Avrupa Birliği ile uyum sürecimizde bir geçiş dönemini yaşadığımız şu aşamada ülkemizde hem zihni anlamda bir değişimi, hem de iş yapma yönetimimizi, daha projeye dayalı, daha rasyonel temellere dayalı olarak gerçekleştirmekteyiz” ifadelerini kullandı.

Artık kamu kurum ve kuruluşlarına gidip, biz sizden şunu istiyoruz, şunu bize verin döneminin geride kaldığının altını çizen Vali Kızılcık, konuşmasına şöyle devam ederek;

“Artık proje çağında, proje döneminde yaşıyoruz. Dolayısıyla ne yapmak istediğimizi, nasıl yapmak istediğimizi, hangi maliyetle, hangi zaman dilimi içerisinde gerçekleştirmek istediğimizi; projelerimizi teknik danışmalar yardımıyla hazırlayıp ilgili kurumlara verdiğimizde onlar kabul görmektedir.

Böylece hem fonları veren kurum ve kuruluşlar kaynağın nereye harcandığından emin olmakta, hem de bu kaynağı kullanan kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları da ne yaptığını, nasıl yaptığını ve hedeflere ne ölçüde ulaşıp ulaşmadığını da değerlendirme imkânına kavuşmuş oluyor” dedi.

Trabzon Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü ve Pratik Kız Sanat Okulu’nun hazırladığı ve 30 Temmuz 2010 tarihi itibari ile yaşama geçen projenin süresi 12 ay olup, amacı ise yörede kadın istihdamının arttırılması ve kadınların iş hayatına aktif katılımlarının sağlanmasıdır.

Proje kapsamında Trabzon il ve ilçelerinde bakım sorumlulukları nedeniyle işsiz kalmış ya da tarım sektöründe çalışan 15–50 yaş arası 165 kadına bölgesel özellikli, yöresel el sanatları ve girişimcilik eğitimleri verilecek, başarılı olan kursiyerlerin rol alacağı bir üretim ve ürünlerin satılacağı bir merkez modeli oluşturulacaktır. (V.B.)

İstanbul Sanayi Odası’ndan Vali Kızılcık’a Ziyaret

Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan, İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı C.Tanıl Küçük ve yönetim kurulu üyeleri Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ı makamında ziyaret etti.


Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Vali Kızılcık, “İşadamlarımızın bölgemize düzenlediği bu geziye katılımın yüksek olması bizi ziyadesiyle memnun etti. Biz işadamlarını burada ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Zira bu bölgede gerçekten yatırımların yapılmasını istiyoruz” dedi.

Karadeniz’in Türkiye’nin çok önemli bir bölgesi olduğunun altını çizen Vali Kızılcık, “Karadeniz Bölgemizde özellikle Trabzon’un, bundan sonra ziyaret edeceğiniz Batum, Tiflis, Soçhi ve Tahran ile çok ciddi ticaret ve turizm potansiyeli olan son derece önemli bir merkez olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.

“Trabzon son dönemde devletimizin, hükümetimizi, iş adamlarımızın büyük ilgisine mazhar oldu” diyen Vali Kızılcık, konuşmasına söyle devam etti:

“Trabzon önemli gelişmeler gösteriyor. 2011 yılının Temmuz ayında bir Anadolu kenti olarak ilk defa Avrupa Gençlik Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacağız. Bu anlamda 250 Milyon Dolarlık sportif altyapı yatırımı yapıyoruz. Tabi ki bunlarda bizim merkez olma yönünde önemli mesafeler kat etmemizi sağlıyor. Ama bununla beraber özellikle turizm alanında çok ciddi gelişmeler var. Özellikle Arap turistlerin bölgemizi ziyaretinde yaklaşık yüzde 40’lık bir artış gerçekleştirdik. Bu almamda da tüm iş adamlarımızı konaklama tesislerinin yapımına da davet ediyoruz.”

Trabzon’un kongre turizmi açısından da çok önemli avantajları olduğunu kaydeden Vali Kızılcık, “Karadeniz deyince biraz egzotik, biraz bilinmeyen, biraz tarih, biraz kültür olduğu için insanlar bu post modern dönemde bu tür değerlere önem verdikleri için buraları görmek istiyorlar. Dolayısıyla özellikle yurt dışından çok ciddi talep gelemeye başladı. Bunun da altyapısını oluşturmak için Doğu Karadeniz Turizm Master Planı’nı Turizm Bakanımız koordinatörlüğünde 5 bakanlığımızın katılımıyla şu anda yapım safhasındayız. Bu plan hayata geçtiği zaman gelen misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlama imkanımız olacak” şeklinde konuştu.

İstanbul Sanayi Odası Başkanı C.Tanıl Küçük, İstanbul Sanayi Odası olarak yurt gezilerini sürekli yaptıklarını ve Trabzon’a ikinci defa gediklerini söyledi. Gezi programında bu yıl Karadeniz’i seçtiklerini ifade den Küçük, Trabzon, Rize, Batum seyahatine Trabzon’dan başladıklarını belirtti.

İşadamları ile birlikte Trabzon’a gelen Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun ise, “Arkadaşlardan böyle bir davet alınca bende eski başkan olarak Trabzon’a Rize’ye bakanlığı bıraktıktan sonra veda edememiştim. Bu vesile ile buraları ziyaret etmek istedim. Mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Odalar ve Borsalar bünyesindeki bütün odalar, Türkiye’nin kalkınmasında en kritik dönemlerde büyük fedakarlıklar yapmıştır” dedi.

Trabzon’a özgü Temel, Fadime kültürünün kaybolmasının kendisini fazlasıyla üzdüğünü dile getiren Coşkun, “Her bölgenin kendi öz kültürü vardır. Trabzon ve havalisi Temel ile Fadime’de bu kültürü birleştiriyor. Bunun yaşatılması için özel programlar yapmanızı rica edeceğim. Çünkü duyduğuma göre giderek Temel ve Fadime isimlerinin çocuklara konulması azalıyormuş. Halbuki o, bu bölgenin zekasını, her şeyini ortaya koyan fıkralarıyla yaşayan bir kültürdür. Uluslararası bir sempozyum düzenlemekte fayda var. Temel Fadime kültürünü yaşatmak lazım” diye konuştu.


Vali Kızılcık’ın çok başarılı çalışmalar yaptığını da belirten Coşkun, “Başarılı hizmetlerinizi Trabzon’a taşıdınız. Zaten valilik kararnameniz çıkarken arkadaşlar hep aynı kanaatteydi. Trabzon’a bir hareketlilik getirdiniz. Başarınızı sivil toplum kuruluşları ile olan diyaloğunuzla beraber halkla bütünleşmenizde görüyoruz. Gerçekten Trabzon büyük illerimizden biri ve giderekte büyüyor. Sizinde bu gelişmede büyük emeğiniz var, başarılarınızın devamını diliyoruz” dedi.


Konuşmaların ardından Vali Kızılcık, ziyaretin anısına Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun’a Trabzon’a özgü Kazaziye işlemeli gümüş tespih, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan ile İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı C.Tanıl Küçük’e ise Telkari işlemeli gümüş fincan takımı hediye etti. (V.B.)

87 İstiklal Şehidi Dualarla Anıldı



Trabzon’un Araklı İlçesi Yeşilyurt Belediyesi bu yıl birincisini düzenlediği İstiklal şehitlerini anma töreni istiklal şehitliği mevkiinde yapıldı.


Bu yıl yapılan törenlere Araklı Kaymakamı Avni Kula, Araklı Belediye Başkanı Recep Çebi, Araklı Milli Eğitim Müdürü Ahmet Güzeldal, Trabzon İl Müftüsü Veysel Çakı, Araklı Müftüsü İlyas Öztel, Araklı Çankaya Belediye Başkanı Burhan Akyıldız, Araklı Erenler Belediye Başkanı Ömer Bektaş, Yomra Oymalıtepe Belediye Başkanı Metin Şahin, Sürmene Oylum Belediye Başkanı Erdal Akduman, Araklı Askerlik Şubesi, Araklı Jandarma Komutanı komşu ilçelerden gelen davetliler katıldılar.


1916 yılında Birinci dünya harbinde Osmanlı Rus savaşları doğu Karadeniz’de hızlandı. Rus askerleri Yeşilyurt ve Yılantaş çevrelerinde hızla artmaya başladı. Kısıtlı imkanlarla direnmeye çalışan askerlere yardım için Çanakkele’den gelen 87 vatan evladı burada şehit düştü.

Rus Ordusunun Komutanı olan kadın, Türk askerleri tarafından atının üzerinde vurularak öldürüldü. Çanakkale’den aylarca yürüyerek Trabzon’a savaşmaya gelen Jandarma Taburunun askerleri 1 Subay; 2 astsubay ve 84 erin anısına Milli Savunma Bakanlığı tarafından istiklal tepesinde anıt yapıldı. Artık her yıl burada tören yapılacak. Yeşilyurt beldesindeki törende konuşan Belediye Başkanı Hüseyin Kalaycı duygularını aktarırken şöyle dedi:

“Kıymetli misafirler biz bugün burada, bir daha dönmemek üzere gidenleri, tarihin yazdığı en gerçek, en şerefli kahramanları yad etmek için, beldemiz şehitlerini ve onların şahsında bütün şehitlerimizi anmak üzere toplanmış bulunuyoruz.


1916 yılında bu toprakları bizlere vatan olarak bırakabilmek için henüz ömrünün baharında olan 87 vatan evladının Çanakkale’den gelerek, Belde halkı ile beraber verdikleri varoluş mücadelesine yazılan kahramanlık destanını anlamak, anlatmak üzere buradayız.


Eğer amaç vatan savunması ise, eğer amaç hürriyet davası ise, bir ölüm kalım mücadelesi ise buna savaş diyemeyiz. Ve Bunu anlatmak boynumuzun borcudur. Çünkü vatan dediğimiz bu toprak, diyeti ağır ödenmiş bir topraktır.

Yokluğun varlığı, maneviyatın maddiyatı yendiği, şan, şeref ve zaferle dolu tarihimizi unutmamalıyız ve unutturmamalıyız. Geçmişte çekilen çileleri bilerek, tarihimize, vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıkmalıyız.”

(TAKA GAZETESİ)