19 Eylül 2010 Pazar

Turgut Özal'ı Ergenekon öldürdü


Korkut Özal’dan şok iddia, kardeşi Turgut Özal’ı Ergenekon’un öldürdüğünü iddia etti.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın abisi Korkut Özal, 27 Mayıs Askeri Darbesi sonrası idam edilen eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in ölüm yıldönümünde HABERTÜRK TV'ye çarpıcı açıklamalar yaptı. Özal, kardeşi Turgut Özal'ı Ergenekon'un öldürdüğünü iddia etti.

İşte Korkut Özal'ın o çarpıcı cümleleri:

"Şimdi efendim Turgut Özal’ın öldürüldüğü söyleniyor.

Zehirlenerek. Buna ait çok yazılar var, nitekim vefat ettiği zaman ağzından köpükler geldiği, bunun kalp hastası olan bir kimsede olamayacağı söyleniyor. Buradan da bir zehirlenme olayına gidiliyor.

Biliyorsunuz bugün Türkiye’nin bir gizli teşkilatlar var, Ergenekon adı altında. Bu Ergenekon Menderes’i de idama götüren gücün bir aleti Turgut Özal'ı zehirleyenlerin de bunlar olduğu artık bilinen bir şey."

(Kaynak: www.haber61.net - 17 Eylül 2010)

Ayasofya eylemcilerinin hamisi İsrail çıktı!


Ayasofya’da ayin için provokatif eylem yapmak isteyen organizasyonun akıl hocası, kışkırtıcısı İsrail çıktı.

MİT, Ayasofya’da ayin provokasyonunun perde arkasında İsrail’in olduğunu tespit etti: Türkiye’nin Filistin halkına verdiği destekten rahatsız olan, kanlı Mavi Marmara baskını sonrası Türk düşmanlığına soyunan ABD’nin önde gelen Yahudi kuruluşu Anti-Defamation League (ADL) gemi baskınına misilleme yapıp Türkiye’yi zor durumda bırakmak için sözde ‘Uluslararası Ayasofya Komisyonu’ isimli örgütü kışkırttığı, eylem için destek vermeyi taahhüt ettiği öğrenildi.
Ayasofya’da provokatif eylem yapmak isteyen organizasyonun akıl hocası İsrail çıktı.

Türkiye’nin Filistin halkına verdiği destekten rahatsız olan, Mavi Marmara baskını sonrası iyice Türk düşmanlığına soyunan ABD’nin önde gelen Yahudi kuruluşu Anti-Defamation League (ADL) gemi baskınına misilleme yapıp Türkiye’yi zor durumda bırakmak için sözde ‘Uluslararası Ayasofya Komisyonu’ isimli örgütü kışkırttığı, eylem için destek vermeyi taahhüt ettiği öğrenildi.
PROVOKASYONUN ALTINDAN YAHUDİ LOBİSİ ÇIKTI !!!

Merkezi Washington’da bulunan sözde ‘Uluslararası Ayasofya Koalisyonu’ isimli örgütün başını çektiği 200 kişilik provokatif grubun ‘Ayasofya Camii’nde ayin’ girişimi Türkiye’nin Yunanistan ve ABD’yi uyarması ile iptal edildi. Başını Chris Spirou isimli Yunan asıllı ABD vatandaşının çektiği grubun provokatif eylemlerinden bir süreliğine vazgeçirildiği öğrenilirken, provokasyonun altında ise, ABD’de İsrail lehine faaliyet yürüten Yahudi lobisinin olduğu ifade ediliyor. Kamuoyunun birkaç gün önce öğrendiği durumla ilgili Milli İstihbarat Teşkilatının uzunca bir süredir çalışma yürüttüğü belirtildi. Bir hafta önce emniyet birimlerinin ‘Uluslararası Ayasofya Koalisyonu’ tarafından yapılacak eylemle ilgili toplantı yaptığı, istihbarat raporlarının masaya yatırıldığı ifade edildi. Yapılan toplantıda provokasyon girişiminin fikir babasının Anti-Defamation League (ADL) isimli Yahudi lobisi olduğu tespitine yer verildi.

Son dönemde aktif bir dış politika izleyen Türkiye’ye tepkili olan Yahudi lobisinin, kanlı Mavi Marmara olayı sonrası açıkça düşmanlık yapmaya başladığı belirtiliyor. Anti-Defamation League yetkilerinin Yunan asıllı ABD vatandaşı Chris Spirou’yla 2 ay kadar önce Newyork’ta irtibat kurduğu, Ayasofya Camii’nin kiliseye dönüştürülmesi için eylem yapılması gerektiğini belirttikleri, yapılacak eylemlere her türlü desteğin sağlanacağını söyledikleri vurgulanıyor.

Alınan istihbarata göre 200 kişilik grubun muhtemel bir engellemeye karşı beşerli gruplar halinde Ayasofya’ya girmeyi planladığı ve müze güvenliğinin bu konuda uyarıldığı ifade ediliyor.

YAHUDİ ÇOCUKLARINI HARVARD’A GÖNDERMEMEKLE TEHDİT ETMİŞTİ

‘Uluslararası Ayasofya Komisyonu’ isimli örgütü Türkiye’de eylem yapmaya teşvik eden ADL isimli Yahudi lobisinin Türk düşmanlığı yeni değil. Dünyaca ünlü Harvard Üniversitesi, nakit birikimlerini kullanarak düzenli olarak aldığı İsrail bonolarından vazgeçip son dönemde istikrarlı ekonomisi ile parlayan Türk bonolarını tercih etmişti. Harvard’ın İsrail yerine Türkiye’ye yi seçmesine tepki gösteren Yahudi lobisi ADL, Harvard’ı kara listeye almakla tehdit etmişti. Bu yatırımın Türkiye’yi cesaretlendireceğini belirten lobi, internet sitelerinde, “Çocuklarımızı artık Harvard’a değil Yale ve Princeton’a göndereceğiz”, “Harvard bir kez daha İsrail’in karşısında”, “Antisemitik Harvard’ı kınıyoruz”, “Obama’nın atadığı yeni Anayasa Mahkemesi yargıcı ve eski Harvard hukuk fakültesi dekanı Elena Kagan’ın ordumuz hakkında yaptığı açıklamalara bir bakın. Bu okuldan çıkanların ne olduğu belli”, “Biz de Harvard mezunu yatırım danışmanlarına paralarımızı emanet etmeyelim” gibi mesajlar yayınlamıştı.

BBP’DEN AYASOFYA’DA ‘AYİN’ GİRİŞİMİNE TEPKİ

Büyük Birlik Partisi (BBP) ile Alperen Ocakları dün Ayasofya önünde toplanarak ayin girişimini protesto etti. Ayasofya Müzesi önündeki ilk eylemi, BBP İstanbul İl Başkanlığı üyeleri ile Alperen Ocakları üyeleri yaptı. Müze önünde toplanan yaklaşık 30 kişilik grup, Ayasofya’da ayin yapılmak istenmesine tepki gösterdi. BBP İstanbul İl Başkanı Bayram Karacan’ın da aralarında bulunduğu grup adına yapılan basın açıklamasında, “Biz Bayram namazını burada kılmak istediğimizde bize izin verilmedi. Biz de hükümete çağrıda bulunarak ayine de izin verilmemesini istedik. Çağrımıza kulak verilerek ayine izin çıkmadı” görüşü dile getirildi. BBP ve Alperen Ocakları’nın ardından yapılan ikinci eylemde ise, Hak ve Eşitlik Partisi üyesi yaklaşık 40 kişi, Ayasofya önüne gelerek Türk bayrağı açtı ve ayin girişimini protesto etti.

PROVOKATÖR(Kışkırtıcı) GRUP YUNAN SINIRINDA AYİN YAPTI

Ayasofya Camii’nde ayin yapmalarına izin verilmeyen 200 kişilik kışkırtıcı Yunanlı grup, dün öğle saatlerinde Türkiye-Yunanistan sınırında ayin düzenledi. Yunan-Amerikan Kültür Derneği Başkanı Chris Spirou öncülüğündeki Ortodoks grup dün izinsiz olarak Ayasofya’da bir ayin yapmayı planlıyordu. Ancak gelen tepkiler üzerine Türkiye, çoğunluğunu ABD asıllı Yunanların oluşturduğu grubun Ayasofya’da ayin yapmasına izin vermemişti. Bunun üzerine Yunan grup, Ayasofya’daki ayini ertelediklerini açıklamıştı. Yaklaşık 200 kişilik grup Dedeağaç’tan yola çıkarak, dün Türkiye-Yunanistan sınırına geldi. Grup dün öğlen saatlerinde, sınırın Yunanistan bölümünde Ayasofya Camii’nde yapmayı plânladıkları ayini düzenledi.

SPIRU AİHM’E BAŞVURACAK

Bu arada, Ayasofya’da dini ayin yapma taleplerine Türk makamlarından tepki gelmesi üzerine İstanbul’a gelmekten vazgeçen Uluslararası Ayasofya Kilise Bölgesi Organizasyonu Başkanı Chris Spiru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) şikâyette bulunacağını söyledi.

AYASOFYA VAKFİYESİ

“Kim bu vakfiyenin bir şartını değiştirir, fasit bir te’ville, dalavereyle vakıf hükmünü yürürlükten kaldırır ve aslını değiştirir, füruuna itiraz eder veya bunları yapana yol gösterir ve yardım eder veya kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkar veya sahte evrak düzenleyerek mütevellilik hakkı gibi şeyler ister, yahut onu kendi hesabına geçirirse haram işlemiş olur, günah kazanır. Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların ebediyen la’neti onun üzerine olsun. Azapları hafiflemesin. Kıyamet gününde yüzlerine bakılmasın.

Kim bunu işittikten sonra değiştirirse, günahı değiştirenlerindir. Allah işitendir, bilendir. Bu vakfı değiştirmeye, bozmaya girişen kişi ölümü, sekeratı, kıyamet sahnelerini ve karanlığını, kabri ve yalnızlığı, münkeri ve heybetini, nekiri ve soracaklarını, Âlemlerin Rabbi huzurunda duracakları günü hatırlasın. O gün hiçbir kimse hiçbir şeye sahip değildir. O gün bütün işler Allah’a aittir.”

Kaynak: Vakit

(www.timeturk.com - Cumartesi 18.09.2010 – 12.00)

Zigetvar’da Cihan Padişahı anıldı


Trabzon doğumlu ünlü Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın Macaristan’da anıldığı bu yıl ki törenler sönük geçti.

Her yıl geleneksel olarak Macaristan’ın Zigetvar kentinde düzenlenen, Trabzon doğumlu ünlü Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın anıldığı bu yıl ki törenler sönük geçti.

Türkiye ve Trabzon’un yeterince ilgi göstermediği organizasyona Türkiye’nin Macaristan Büyükelçisi Kemal Gür ve TTSO heyeti yer aldı.

Zigetvar Belediye Başkanı Dr. Rodek Gyula başkanlığında yapılan anma törenine Türkiye’nin Macaristan Büyükelçisi Kemal Gür, TTSO Yönetim Kurulu Üyeleri Adnan Sağlam, Mustafa Zihni Serdar, TTSO Dış Ekonomik İlişkiler Temsilcisi Hakan Savaş, anıt heykellere çelenk bıraktı, saygı duruşunda bulundu.

Törenler, her yıl olduğu gibi, Türkiye, Hırvatistan ve Macaristan yetkililerinin katılımı ile yapıldı. 1566 yılında Zigetvar kuşatmasında hayatını kaybeden Kanuni Sultan Süleyman ve Zigetvar Kalesi Komutanı Mikloş Zirinyi’nin anıtı önünde yapılan tören bu yıl sönük geçti.

Türkiye’nin Macaristan Büyükelçisi ve aynı zamanda Trabzonlu olan Kemal Gür, yaptığı açıklamada;

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası ile Trabzon Belediyesi ve Büyükelçiliğimiz önümüzdeki anma törenlerini hemşerimiz Kanuni Sultan Süleyman’a yakışır hale getireceğiz.

Zigetvar ve Trabzon, iki ülkeyi Macaristan ve Türkiye’yi dost ve kardeş olma yolunda birleştirmektedir. Gelecek yıl Büyükelçilik olarak, organizasyona devlet olarak, daha fazla sahip çıkacağız“
dedi.

(www.haber61.net - 17 Eylül 2010)

Çalıştayı(Semineri) Yapıldı Çalıştayı(Semineri) Yapıldı


Trabzon Eğitime Önem Veriyor. Bu Konuda Hazırlanan SONUÇ RAPORU İlgili Birimlere Sunuldu.

Trabzon Valisi Kızılcık tarafından başlatılan 2. Trabzon Eğitim Çalıştayı(Semineri); 15–16 Eylül 2010 tarihleri arasında Trabzon Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın katılımıyla yapıldı.

Çalıştaya katılan ve eğitimcilere seslenen Vali Kızılcık, yürütülen çalışmadan dolayı katılımcılara teşekkür ederek,

Düzenlediğimiz bu çalıştaylar ile 2010–2011 Eğitim-Öğretim döneminde, ülkemizde daha başarılı, insanlığa daha fazla katkı sağlayacak olan geleceğimizin teminatı öğrencilerimizi yetiştirme imkânı bulacağımıza yürekten inanıyorum” dedi.

Düzenlenen çalıştaylar ile tüm sorunların sihirli değnek dokunarak, biran da çözülmeyeceğinin farkında olduklarını ifade eden Vali Kızılcık,

“Buralarda fikir paylaşımında, sorunları tespit etmede son derece önemli platformlar olduğunu değerlendiriyoruz. Buradan çıkacak sonuçların hedefimize ulaşmada bizlere son derece katkı sağlayacağını biliyoruz. Bu anlamda sarf etmiş olduğunuz enerjiden ve yoğun mesaiden dolayı da sizlere teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

Çalıştayda katılımcıların birçok tespitinin yanı sıra özellikle velilerin sosyal kültürel sportif faaliyetler konusunda ek maddi külfet getirdiği düşüncesiyle çocuklarını bu çalışmalara katılmalarını istememesinin olumsuz olduğunu ifade eden Vali Kızılcık, sosyal ve kültürel etkinliklerin kişilik gelişiminde önemli olduğunu belirtti. Trabzon’un Sosyal Destek Programı (SODES) kapsamına alınması gerektiğinin altını çizen Vali Kızılcık, daha önce görev yaptığı Batman ilinde SODES kapsamında çok önemli projeleri hayata geçirdiklerini söyledi.

Trabzon’un SODES kapsamına alınmasını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a arz ettiğini kaydeden Vali Kızılcık,

“Batman ilinde SODES kapsamında çocukların sosyal alanda yeteneklerinin gelişmesi, kendilerinin de yeteneklerinin farkına varmalarını ve bizler tarafından da fark edilmelerini sağlamış oluyorduk.

Herkes matematikçi olamaz, herkes öğretmen de olamaz herkesin bir yeteneği, enerjisi vardır. Yeter ki, bizler var olan bu enerjiyi çıkarmasını bilebilelim”
dedi.

Trabzon İl Milli Eğitim Müdürü Selim Yavuz Sandıkçı ise, geçen yıl merkezi sınav odaklı gerçekleşen bu çalıştayın Trabzon için önemli olduğunu ve sınavların yanı sıra rehberlik ve sanat, spor başlıklarının Trabzon eğitimi için gerekli olduğu hususuna değindi.

Öte yandan öğretmenler, öğrenciler, veliler, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, dershane temsilcileri, eğitim müfettişleri, akademisyenler, il ve ilçe milli eğitim müdürlüğü yöneticileri, okul müdürleri, Bilim Sanat Merkezi temsilcileri, İl Gençlik ve Spor Müdürlüğü temsilcileri ile Milli Eğitim Müdürlüğü AR-GE Birimi üyelerinin katıldığı çalışma iki gün sürdü.

Çalıştayda; Sosyal, Sportif ve Kültürel Faaliyetler, Yöneltme, Yönlendirme ve Ailenin Eğitimdeki Rolü, SBS, YGS/LYS merkezi sınavları konularında 94 kişinin katıldığı ve üç komisyon halinde çalışmalarını tamamlayan ekipler, mevcut durum değerlendirmesi, sorunlar ve çözüm önerilerini içeren sonuç raporunu hazırlayarak, ilgili birime sundular.

Menderes'in İdamında Yürek Yakan Detay!


Bugün 17 Eylül 2010; Türkiye’de demokrasi mücadelesi veren 3 önemli isim: MENDERES, POLATKAN ve ZORLU’nun 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından idam edilmesinin 49’uncu yılı...



DEMOKRASİ ŞEHİTLERİNİ

RAHMETLE ANIYORUZ


Adnan Menderes'i haksız yere asan cunta, birkaç gün sonra evinin kapısını çaldı. Cuntacılar; Merhum Menderes'i astıkları ipin ve yediği yemeğin parasını istediler..

Habertürk Gazetesi'nden Alper Uruş, 27 Mayıs’ın ardından 11 ay süren yargılamaları ve 16-17 Eylül 1961’de darağacına yürüyenlerin yaşadıklarını, Türk basınında ender yayınlanan fotoğraflarla ve hikâyelerle bugün göz önüne serdi...

Bu hikâyelerin içinde en çarpıcı olanlardan biri de Adnan Menderes’in idam masraflarının tahsili!

Çok partili hayata geçiş denemelerinin en başarılısı, 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerdi. Türkiye, bu seçimin ardından seçmenin yüzde 53,5 oyunu alan Demokrat Parti’yle tanıştı. Bu birliktelik on yıl sürdü.

1960 yılının “27 Mayıs”ında gerçekleşen bir gurup askerin müdahalesi ise Cumhuriyet döneminin Türk siyasi yaşamına “ilk darbe” olarak geçti. Darbeci askerlerce 27 Mayıs 1960 sabahı, ülke yönetimine bütünüyle el konuldu.
38 subaydan oluşan ve daha sonra Milli Birlik Komitesi adını alan bu subaylar, zorla anayasa ve TBMM’yi feshettiler, siyasi faaliyetler askıya alındı. Darbenin gerekçesi, 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti’nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğüydü.

Darbenin ardından emekli olarak İzmir’de yaşayan Orgeneral Cemal Gürsel Ankara’ya davet edildi ve Milli Birlik Komitesi’nin başına geçirildi.

Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Demokrat Partili bütün milletvekilleri ve bazı yöneticiler tutuklandı. Bu arada İçişleri Bakanı Namık Gedik, Harp Okulu’nda kapatıldığı odada camdan atlayarak intihar etti.

DAVALAR 11 AY SÜRDÜ

Tutuklanan DP’liler, daha sonra Marmara Denizindeki Yassıada’ya gönderildi. 14 Ekim 1960’ta başlayan ve Yassıada Spor Salonu’nda görülen göstermelik davalar, 11 ay 1 gün sürdü. 19 dava için 287 oturum yapıldı. 1068 tanığın dinlediği dava, hükmün açıklandığı 15 Eylül 1961 tarihinde son buldu.

Yargılanan siyasiler, vatana ihanet, kamu fonlarının kötüye kullanımı, Tahkikat Komisyonu oluşturmak gibi başlıklarla ilgili savunmalar yaptı.

Yüksek Adalet Divanı, yargılamaların sonunda 15 sanığı idam cezasına çarptırdı. Yargılama sürecinin ardından üç önemli isim, o zamanki adaletin cinayetine kurban gitti, yani asıldı.

Bu isimlerden biri olan Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın yargılamalar sırasında kaybettiği 175 sayfalık savunması ise, yıllar sonra dönemin Yassıada İrtibat Bürosu Müdürü Albay Ömer Faruk Erus’un kasasından çıktı.

Yassıada’da son karar hükmünün okunması bittiğinde, saatler 15.20’yi gösteriyordu. Kararın açıklanmasının ardından ölüm cezasına çarptırılan hükümlüler alelacele İmralı Adası’na gönderildiler.

MENDERES, 1 GÜN SONRA...


Sanıklardan Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, tam 49 yıl önce bugün 16 Eylül 1961 günü sabaha karşı, Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961’de saat 13.30’da, idamların durdurulması emrine rağmen içeriği önceden bilinen emir tebliğ edilmeyerek, alelacele İmralı Adası’nda idam edildi.

Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre, idam cezaları sabaha karşı infaz edilirken, Başbakan Adnan Menderes’in cezasının infazında bu kuralın dışına çıkıldı.

Bunun nedeni ise Adnan Menderes’in kararın açıklanmasından bir gün önce haftalardır biriktirdiği uyku haplarını alarak, intihar girişiminde bulunmasıydı. Menderes, midesi yıkanıp yeniden hayata döndürüldükten sonra baygın bir halde alelacele İmralı’ya gönderilerek, idam edildi.

İDAM MASRAFI ALINDI

Zorlu ve Polatkan’dan bir gün sonra idam edilen Adnan Menderes’in, infazından 9 gün sonra o zamanın Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince evine gidilerek, kapısına idam hükmünün bir sureti asıldı.

Menderes için kullanılan ipin, idam gömleği, cellat ve imam ile son gün yiyip içtiklerinin parası da eşi Berin Menderes’ten alındı. Zorlu, Polatkan ve Menderes’in dışında idama mahkûm olanların cezaları ise infaz edilmeyip, müebbet hapis cezasına çevrildi.

TEK KİŞİLİK İDAM HÜCRELERİ

İdam kararları sonrasında Yassıada’dan İmralı’ya gönderilen mahkûmların durumunu anlatan en çarpıcı fotoğraflardan biri, TBMM’nin 9’uncu, 10’uncu ve 11’inci dönem Bursa milletvekili olan Agâh Erozan’a aitti.

Fenerbahçe Kulübü Başkanlığı da yapmış olan, idamla yargılanan DP kurucusu Erozan’ın, İmralı’da çekilen bu fotoğrafına tam bir hücre havası yansımıştı. Bir kişinin bile güçlükle sığabileceği hücrede, Erozan’a sırtına koymak üzere bir yastık verilmişti. Ancak Erozan’ın fotoğrafında göze çarpan bir başka unsur, hemen ayakucunda tuvalet ihtiyacını gidermesi için açılmış olan lağım deliğiydi.

(Kaynak: www.aktifhaber.com)

Anıt Mezar Fotoğraflar: Muhammet YAVRUOĞLU

NOT: Menderes ve DP'nin mirasına konup nimetlerinden yararlandıkları halde hiçbir harekette bulunmayanlara inat, Demokrasi Şehitlerimize gereken değeri vererek, onlara anıt mezar yaptırran Merhum Turgut ÖZAL'ı rahmetle anıyoruz.

İBRETLİK HİKAYE


(Rasim Özdenören / Yeni Şafak)

Aşağıdaki ibretlik hikâyeyi Ahmet Güleç hocamız gönderdi.


Aynen alıntılıyorum:

Vaktiyle Bursa' da bir Müslüman, eski adı "Yahudilik Yolağzı", bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş:

"Her kula helâl, Müslüman'a haram!.."

Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye...

Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. "Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman'a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?.." diye çıkışmışlar adama. Adam:

- "Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin ispat ister, delil şarttır..." dedikçe kadı kızmış:

- "Ne delili, ne ispatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzurunu kaçırdın, katlin vâciptir!" demiş. Demiş ama bir yandan da merak edermiş:

- "Nedir gerekçen?.." diye sormuş. Adam:

- "Bir tek Sultan'a derim..." diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan'a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş... Padişah da sinirlenmiş ama diğer yandan o da meraklanırmış:

- "De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman'a haram yazarsın?.." Adam, başı önünde konuşur:

- "Delilim vardır, lâkin ispat ister."

- "Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?.."

- "O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım..."

- "Eeee?!.."-

"Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rasgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak..." Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, "ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masumdur, gerekirse kefalet ödeyelim..." Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş... Bir hafta dolunca, adam:

- "Sultanım, artık bırakmak zamanıdır" demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan'a teşekkürler, hediyeler... Az zaman geçmiş ki, adam:

- "Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz için yaptırınız Sultanım" demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar ayininden ve aynı tepkiler artarak, devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutluluk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine... Sultan:

- "Bitti mi?.." demiş adama.

- "Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle" demiş.

- "Şimdi nedir isteğin?.."

- "Efendim, pâyitahtımız Bursa'nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimat edilen âlimini alınız minberinden..." Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler...Ve ne olmuş bilin bakalım?.. Bir ALLAH'ın kulu çıkıp da, "ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa vaazı bitene kadar bekleseydiniz", gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış... Geçmiş bir hafta, "Nerde imam" diye gelen-giden yok!.. Aptal ve cahil bir imam tayin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri... Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için:

- "Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik..."

- "Kim bilir, ne halt etti de tevkif edildi!.."

- "Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara..."

- "Sorma, sorma..."

Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş:

- "Eee, ne olacak şimdi?.. Adam:

- "Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan." "Haklısın" demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş:

- "Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lütfen, böyle Müslümanlara su helâl edilir mi?.."

Sultan acı acı tebessüm etmiş:

- "Hava bile haram, hava bile!.." demiş...

www.timeturk.com - Pazar, 12.09.2010 - 05:31

TÜRK DOSTU ÇİNLİ’DEN ANLAMLI JEST

Trabzon’da Mitingi izleyen Çinli Turistler Türk Bayrağıyla Türk halkına dostluk mesajı verdiler.

8 Eylül 2010 Çarşamba günü MHP Mitingini izleyenler arasında Çinli iki arkadaş vardı.

Türkiye’deki mitinglerde genelde yabancıları görmeye alışık olmadığımızdan mitingi izleyen vatandaşlar arasında bir siyasi mitingde yabancı görmenin şaşkınlığı ile dikkatler onların üzerindeydi.
Çinli turistler fotoğraf çekme teklifimizi geri çevirmediler. Yaşça büyük olanı mitingi izleyenlerden kaptığı Türk Bayrağı ile hemen orada görev yapan Türk polisleriyle objektifimize poz verdi.


Eline aldığı şanlı Bayrağımızı büyük bir onurla sallayan Çinli Bay Capa Sohu, Trabzon halkına ve büyük Türk Milletine selamlarını sundu.

Türk bayrağı ile objektiflere poz veren Bay Capa Sohu ‘in bu davranışı çevrede mitingi izleyenler tarafından alkışlarla karşılandı ve Çinli turistin dostluk adına yaptığı gösteri nedeniyle memnuniyetlerini dile getirdiler.



HABER ve FOTOĞRAF: Muhammet YAVRUOĞLU