18 Temmuz 2019 Perşembe

TMMOB 6. COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KONGRESİ DUYURUSU

TMMOB 6. Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi Yürütme Kurulu Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Caner GÜNEY ve TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası Genel Başkanı Orhan KASAP imzasıyla 6. Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi duyurusu yayınlandı.
 

TMMOB 6. COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KONGRESİ DUYURUSU:

"İçinde yaşadığımız çağ yeni bir yöne doğru evrilmekte, birçok paradigma değişimi görülmekte ve bunun sonucunda 'akıllı' sistemler, dijital ekosistemler, mekansal zeka, ağ toplumu gibi yeni yönelimler ortaya çıkmaktadır. Veri çağı olarak da isimlendirilen 21. yüzyılda Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) kavramının önemi her geçen gün daha çok anlaşılmakta ve birbirinden çok farklı uygulama alanlarında gerek kamu gerekse özel sektör tarafından; veri setlerinin oluşturulmasından mekânsal modellemeye, modelden mekânsal analize, analizden karar verme süreçlerine kadar geniş bir yelpazede etkin olarak kullanılmaktadır.


Sekretaryası Odamızca yürütülen CBS kongreleri 2007 yılından günümüze Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) tarafından CBS kavramının politikalarını, uygulamalarını, teknolojilerini tartışmak ve bu konularda farklı ve yeni düşünceler üretmek amacıyla iki yılda bir düzenlenmektedir. Globalden yerele farklı düzeylerde etkili olan karmaşık problemlerin çözümü, toplumların çağdaş ve kaliteli hizmet beklentilerinin karşılanması gibi konularda temel bir araç olarak kullanılan CBS‘nin ulusal vizyonuna yön veren TMMOB Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongrelerinin altıncısı 23-25 Ekim 2019 tarihlerinde Ankara‘da Türkiye Barolar Birliği Av. Özdemir Özok Kültür ve Kongre Merkezi‘nde düzenlenecektir.

TMMOB 6. Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi‘nin amaçları arasında CBS kavramının toplumla olan etkileşimini yükseltmek, CBS ve benzeri mekansal bilgi ve teknolojileri kullanarak toplumsal, sosyal ve ekonomik değerleri arttırmak, mekansal bilgi/bilişim endüstrisini dikeyde büyütmek ve yatayda genişletmek bulunmaktadır. Sözü edilen amaçların dayanışma kültürü içinde toplumun her kesimi ile birlikte ortaklaşa gerçekleştirilebilmesi için kongrenin teması birlikte işler yapıda çözümler gerektiren 'Akıllı' Şehirler ve 'Akıllı' Kırsal olarak belirlenmiştir.

Mekansal Bilişim endüstrisinin, mekansal zeka topluluğunun ve farklı düzeylerden CBS uygulayıcılarının ortak bir platformda küresel, ulusal ve yerel ölçekteki sorunlara çözüm arayabilmesi ve buna yönelik iş birliklerini kurabilmesi, mekansal veri/bilgi üretiminde ve kullanımındaki yenilikleri takip edebilmesi, farklı tematik alanlarda mekansal bilgiye dayalı iş geliştirme fırsatlarına sahip olabilmesi için CBS, 'Akıllı' Şehir ve 'Akıllı' Kırsal ile ilgili tüm üyelerimizin kongreye katılımı ve desteği önem arz etmektedir.

Bu kapsamda birbirinden farklı alanlarda çalışan ve geniş bir yelpazede faaliyet gösteren kamu kurumlarının, yerel yönetimlerin, firmaların, girişimlerin, meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin, üniversitelerin, araştırma kurumlarının, vb. kuruluşlar ile ilgili meslek disiplininde öğrenim gören öğrencilerin kongrenin temasına ve odağına uygun olarak ortaya çıkan yeni uygulama alanlarını, kavramları, teknolojik yönelimleri ve yenileşimi (innovation) etkin biçimde sunacakları ve sergileyecekleri bu etkinlik her kesimden katılımcının katkısına açıktır. Düşüncelerinizi ifade etmek isteyeceğiniz konular ve fırsatlar, esinleneceğiniz farklı kavramlar, etkileşime gireceğiniz yeni insanlar bu etkinlikte olacaktır. Kongre kapsamında teknik oturumların yanı sıra kurumların ve firmaların çözümlerini ve teknolojilerini sergileyecekleri fuar alanı, girişimcilerin projelerini sunacakları bir girişim yarışması ve daha fazlası bulunmaktadır.

Sizleri farklı meslek gruplarıyla sektörel ve/veya sektörler arası iletişim kurup farklı disiplinlerden uzmanlarla fikir alışverişinde bulunabileceğiniz Türkiye‘nin tek CBS Kongresi etkinliğinde yaşanabilir şehirlerin bugününü ve yarınını tartışmaya, deneyimleriniz ve vizyonunuzla CBS uygulamalarına ilişkin insan ve çevre odaklı politika geliştirme ve strateji belirlemede bilişsel özgür olarak ortak aklı ve kolektif zekayı oluşturmaya davet ediyoruz.

TMMOB 6. Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi‘ne ilişkin daha ayrıntılı bilgi kongre web sayfasında (http://www.cbskongresi.org) ve sosyal medya hesaplarımızda (facebook, instagram, linkedin, youtube, twitter) yer almaktadır. Saygılarımızla…"

17.07.2019

İMO TRABZON ŞUBESİ "TAŞKIN ve HEYELAN İLE İLGİLİ TEKNİK İNCELEME RAPORU"NU YAYINLADI

TRABZON – TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Yönetim Kurulu, Trabzon İli Araklı İlçesi'nde 18 Haziran 2019 günü meydana gelen ve toplam 10 kişinin ölümüne ve önemli ölçüde maddi hasara yol açan taşkın ve heyelan afetine ilişkin "Taşkın ve Heyelan ile İlgili Teknik İnceleme Raporu" yayınladı.


İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Yönetim Kurulu adına yapılan basın açıklaması:

"Basınımızın Değerli Temsilcileri;

Trabzon İli Araklı İlçesi'nde 18 Haziran 2019 günü meydana gelen ve toplam 10 kişinin ölümüne ve önemli ölçüde maddi hasara yol açan taşkın ve heyelan afetiyle ilgili olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü (KTÜ MF İMB) Öğretim Elemanları Prof. Dr. Ömer YÜKSEK, Doç. Dr. Erol ŞADOĞLU ve Dr. Öğr. Üyesi Osman ÜÇÜNCÜ ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Trabzon Şubesi Başkanı İnş. Müh. Muzaffer AYDIN, bir arazi çalışması gerçekleştirmiştir.

Bu raporda, bu arazi çalışması sırasında yapılan gözlem ve tespitler sunulmuş, bölgedeki taşkın ve heyelan durumu irdelenmiş, afetin ve hasarların sebepleri araştırılmış ve benzer afetlerin olmaması, olması durumunda oluşacak can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler değerlendirilmiştir.

İlgili raporun detayı haberin devamındadır...

Saygılarımızla…"

17.07.2019


TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI TRABZON ŞUBESİ VE KARADENİZ TEKNİK ÜNİVERİSTESİ MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİ İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 18 HAZİRAN 2019 TARİHİNDE ARAKLI’DA MEYDANA GELEN TAŞKIN VE HEYELAN İLE İLGİLİ TEKNİK İNCELEME RAPORU

Hazırlayanlar:

Prof. Dr. Ömer YÜKSEK Doç. Dr. Erol ŞADOĞLU

Dr. Öğr. Üyesi Osman ÜÇÜNCÜ İnş. Müh. Muzaffer AYDIN

ÖZET

Trabzon İli Araklı İlçesi’nde 18 Haziran 2019 günü meydana gelen ve toplam 10 kişinin ölümüne ve önemli ölçüde maddi hasara yol açan taşkın ve heyelan afetiyle ilgili olarak Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü (KTÜ MF İMB) Öğretim Elemanları Prof. Dr. Ömer YÜKSEK, Doç. Dr. Erol ŞADOĞLU ve Dr. Öğr. Üyesi Osman ÜÇÜNCÜ ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Trabzon Şubesi Başkanı İnş. Müh. Muzaffer AYDIN, bir arazi çalışması gerçekleştirmiştir. Bu raporda, bu arazi çalışması sırasında yapılan gözlem ve tespitler sunulmuş, bölgedeki taşkın ve heyelan durumu irdelenmiş, afetin ve hasarların sebepleri araştırılmış ve benzer afetlerin olmaması, olması durumunda oluşacak can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler değerlendirilmiştir.

1. GİRİŞ

Trabzon İli Araklı İlçesinde 18 Haziran 2019 Salı günü meydana gelen taşkın ve heyelan (bu iki olay bundan sonra kısaca afet olarak ifade edilecektir) sonucunda 10 kişi ölmüştür. Afet sonucunda meydana gelen maddi zarar henüz kesin olarak belirlenmemiş olmakla birlikte, onlarca milyon TL'lik bir hasarın meydana geldiği ifade edilmektedir.

Adı geçen afetle ilgili olarak çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlarca çok sayıda açıklama yapılmış olup; bu raporda olayın İnşaat Mühendisliği açısından bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Bu kapsamda, KTÜ MF İMB'den toplam 3 Öğretim Üyesi, İMO Trabzon Şubesi'nden ise 1 İnşaat Mühendisi olmak üzere toplam 4 kişilik bir teknik ekip, afetin olduğu Trabzon İli Araklı İlçesi Çamlıktepe Mahallesi’nde bir arazi çalışması gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda, önemli ölçüde can ve mal kayıplarının olduğu yerlerde arazi incelemeleri yapılmış, afete maruz kalan vatandaşlarla görüşülmüş, oluşan hasarlarla ilgili olarak yazılı ve görsel bilgiler derlenmiştir. Elde edilen arazi bilgilerinin ve çeşitli kaynaklardan elde edilen diğer bilgilerin değerlendirilmesi sonucunda aşağıdaki rapor hazırlanmıştır.

Hazırlanan bu raporun asıl gayesi, meydana gelen afetin teknik bir analizini yaparak, benzer afetlerden korunma ve en az zararla kurtulabilmek için yapılabileceklerin ortaya konmasıdır. Bu bağlamda, taşkın ve heyelanlar hakkında kısa bir bilgi sunulmuş, bölgenin coğrafi yapısı ve bitki örtüsü hakkında kısa bilgi verilmiş ve oluşan afetin kısa bir hidrolojik analizi yapılmıştır. Daha sonra, gerçekleştirilen arazi çalışması sırasında yapılan gözlemler ve elde edilen bilgiler değerlendirilmiştir. Afette meydana gelen can ve mal kayıplarının sebepleri ve benzer afetlerin meydana gelmemesi ve meydana gelirse de oluşacak can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemler ile ilgili çözüm önerileri ayrı bir başlık altında irdelenmiştir. Raporun son bölümünde ise, tüm çalışmalardan elde edilen sonuçlar sunularak genel bir değerlendirme yapılmıştır. Raporun, önemli ölçüde taşkın ve heyelan riski taşıyan Ülkemiz ve Bölgemiz için faydalı sonuçlara sebep olması en büyük dileğimizdir.

2. TAŞKIN VE HEYELANLAR HAKKINDA GENEL BİLGİ

Tabii bir afet olarak taşkın, bir akarsuyun çeşitli sebeplerle yatağından taşarak, çevresindeki arazilere, yerleşim yerlerine, altyapı tesislerine ve canlılara zarar vermek suretiyle, etki bölgesinde normal sosyo - ekonomik faaliyeti kesintiye uğratacak ölçüde bir akış büyüklüğü oluşturması olayı şeklinde ifade edilmektedir. Dünyanın birçok bölgesinde aşırı yöresel yağışlardan veya toplu kar erimelerinden sonra yaşanan akarsu taşkınları oldukça yaygındır. Taşkın, yaşandığı bölgenin iklim şartlarına, bitki örtüsüne ve arazi kullanımına ve geoteknik ve topografik niteliklerine bağlı olarak gelişen bir doğal oluşumdur. Ancak taşkın zararları, büyük ölçüde insan faaliyetlerinin bir sonucu olarak meydana gelmektedir. Genel anlamda toprak kayması olarak adlandırılabilecek olan heyelanların çeşitli sebepleri olmakla birlikte, Doğu Karadeniz Bölgesi gibi dik eğimli yamaçların etkin olduğu arazilerde şiddetli yağışların etkisiyle zeminin kayma direncinin azalması sonucunda büyük heyelanlar meydana gelmekte ve çoğu defa taşkınlarla heyelanlar birlikte meydana gelmektedir.

Doğu Karadeniz Bölgesi'nde taşkın ve heyelan olaylarının sık bir şekilde yaşanmasında; bölgenin sahip olduğu iklim, toprak, bitki örtüsü ve jeolojik ve jeomorfolojik özellikleri önemli etkiye sahiptir. Taşkın ve heyelanların sebepleri; doğal ve yapay (insan yapısı) sebepler şeklinde iki ana gruba ayrılabilir. Doğal sebeplerin en önemlisi, şiddetli yağmurlardır. Genellikle kısa süreli (1-6 saat) olan yağmurların şiddetleri çok fazla (10-30 mm/saat) olduğundan, hem yağmur sularının zemine sızmaları için gerekli vakit az olduğundan yağan yağmurun önemli bir kısmı akışa geçmekte ve taşkınların debileri artmaktadır; hem de taşkınlara karşı önlem almak için gerekli zaman azalmaktadır. Son yıllarda yapılan çalışmalar, yağış şiddetlerinde önemli bir artış eğilimi gözlenmediği halde taşkınlar sonucu meydana gelen can ve mal kayıplarında önemli ölçüde artışlar olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durumda, taşkın zararlarının artmasında asıl etmenin daha şiddetli yağışların yağması olmadığı açıkça anlaşılmakta ve bu durumun ana sebeplerinin başka faktörlere bağlı olduğu açıkça görülmektedir. Bu kapsamda, taşkın zararlarının en önemli sebebi olarak "insan müdahalesi", başka bir sebeple beşeri faktörler ortaya çıkmaktadır.

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde, denizden itibaren dağların hemen yükselmesi, Bölgenin dik yamaçlara sahip bir morfolojisinin oluşmasına sebep olmuştur. Heyelan ya da toprak kayması birbiriyle ilişkili kavramlar olmakla birlikte, toprak kayması yalnız zemin kitlesinin yerçekimi, eğim, su ve benzeri diğer kuvvetlerin etkisiyle aşağı ve dışa doğru hareketini tanımlarken; heyelan kavramı kayalardan, döküntü örtüsünden veya zeminden oluşan kütlelerin bahsedilen kuvvetler altında yer değiştirmesini tanımlamaktadır.

3. BÖLGENİN COĞRAFİ YAPISI VE BİTKİ ÖRTÜSÜ

Trabzon’a bağlı Araklı İlçesi'nin arazi yapısı, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin genelinde olduğu gibi engebeli ve dağlıktır. Taşkının meydana geldiği Çamlıktepe Mahallesi ve civarının GOOGLE EARTH haritası Şekil 1’de sunulmuştur. Taşkın bölgesinde az miktarda tarımsal faaliyetler mevcut olup, yüksek kesimlerde kısmen ormanlık arazi mevcuttur. Taşkın ve heyelanın etkin olduğu ve can ve mal kayıplarının büyük kısmının meydana geldiği alanın önemli bir kısmı Çamlıktepe Mahallesi sınırları içinde kalmakta olup, özellikle heyelanın meydana geldiği alan Yüceyurt Mahallesi sınırları içinde yer almaktadır. Afetin meydana geldiği bölgede genellikle dik eğimli bir arazi mevcut olup, özellikle heyelanın oluştuğu yukarı kısımlardaki yamaçların eğimleri oldukça büyüktür.

(Şekil 1. Taşkın Alanı Haritası)

4. AFETİN KISA HİDROLOJİK ANALİZİ

Yörede 18 Haziran tarihinde meydana gelen taşkınla ilgili geniş bir hidro-meteorolojik analiz yapmak için gerekli veriler (yağış şiddetleri, akarsu debileri vb) mevcut olmamakla birlikte, ilgili ve yetkili kurum ve kuruluşlardan alınan ve resmi olmayan bilgilere göre, Araklı’da 24 saatlik sürede yaklaşık 14 mm yüksekliğinde yağış yağmıştır. Bu kadar küçük şiddetteki ve miktardaki bir yağışın bu denli büyük bir afete sebep olması mümkün değildir. Benzer şekilde, afetin olduğu akarsu kesitindeki debi değeri de, Karadere Akım Gözlem İstasyonu (AGİ) ölçümleri yardımıyla yaklaşık olarak 4.0-5.0 m3/s olarak tahmin edilmiştir. Bu kesitte 500 yıl tekerrürlü taşkın debisi 28 m3/s olarak tahmin edilmiş olup, tahmin edilen debinin bu kadar büyük bir hasara sebep olması mümkün değildir. Bu durumda, meydana gelen afeti doğuran başka bir faktörün olduğu açıktır ki, aşağıda da açıklanacağı üzere bu faktör, Yüceyurt Mahallesi’nde meydana gelen heyelan sonucu Çamlıktepe Deresi’nin tıkanması ve oluşan gölün aniden boşalarak çok büyük bir debi ve hızla akarak büyük bir afete yol açmasıdır.

5. ARAZİ ÇALIŞMASI

Gerçekleştirilen arazi çalışmasında yapılan gözlemler ve bunlarla ilgili değerlendirmeler sonucunda hasarların sebepleri ve alınabilecek önlemler aşağıda özetlenmiştir:

5.1. Heyelan Analizi:

Şev ya da yamaç olarak tanımlanan eğimli arazilerdeki zemin-kaya kütlelerinin; yerçekimi, su ve benzeri kuvvetlerin etkisi altında eğim yönünde hareketi “toprak kayması” veya “heyelan” olarak isimlendirilir. Yüksek eğim, şiddetli ve uzun süreli yağışlar ve heyelana müsait zemin yapısının bulunduğu yerlerde heyelan olayı kaçınılmaz bir olgudur. Doğu Karadeniz Bölgesi; topoğrafik, jeolojik ve meteorolojik veriler açısından değerlendirildiğinde, heyelan riski yüksek arazilerin sıklığı kolaylıkla tespit edilebilir. Bu bağlamda, bölgede heyelanlar aslında sıradan bir doğa olayı iken, yapılan yanlış uygulamalar heyelanları afete dönüştürmektedir.

Trabzon İli, Araklı İlçesinde Çamlıktepe ve Yeşilyurt mahalleleri, 18 Haziran tarihindeki etkili sağanak sonucunda oluşan taşkın ve heyelanlar sonucunda önemli maddi zarar oluşmuş ve çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Heyelan sonucu, vadi tabanında oluşan birikinti Çamlıktepe Deresi’nin yatağında göllenmeye sebep olmuş ve bu göllenen su adeta bir barajın patlamasına benzer şekilde boşalarak dere yatağına yakın altyapı tesislerine ve evlere zarar vererek can ve mal kaybına yol açmıştır.

5.2. Taşkın Analizi:

Yukarıda da ifade edildiği gibi, afetin asıl sebebi Çamlıktepe Deresi’nin heyelanla akan malzeme ile dolması ve oluşan gölün ani olarak boşalmasıdır. Yöre sakinlerinden elde edilen bilgiler değerlendirilerek, olayın oluşum seyri aşağıda özetlenmiştir:

Afet bölgesinde, 13 Haziran Perşembe günü orta şiddette birkaç saat süren bir yağış yağmış, bu yağış sonucunda Yüceyurt Mahallesi’nde heyelan meydana gelerek akan malzemenin bir kısmı Çamlıktepe Deresi’ne ulaşıp akarsu kesitinde birikmiştir. 13-18 Haziran tarihleri arasında belli aralıklarla yağmur yağarak zemini kısmen suya doygun hale getirmiş ve heyelan oluşumuna yardımcı olmuştur. Son olarak, 18 Haziran Salı günü saat 14 sıralarında başlayan çok şiddetli yağmur sonucunda, oluşan göl aniden yıkılarak çok büyük bir debide ve çok yüksek hızla akarak Çamlıktepe Mahallesi’nde binaların yıkılmasına ve arazi araçlarında çalışan kişilerin zarar görmesine sebep olmuştur (Şekil 2). Ayrıca, Çamlıktepe Deresi üzerinde yol geçişleri maksadıyla dere yatağına yapılan yapıların (büz, menfez vb), taşkın sularının taşıdığı teressübat, dal ve ağaç parçaları ile tıkanması da su seviyesinin yükselmesine ve hasarın büyümesine sebep olmuştur.

Ayrıca, Çamlıktepe Deresi’nin Karadere ile birleştiği yerde, önemli ölçüde sediment birikmesi sonucu akarsu kesitinin daraldığı, akarsu kesitinde taşkın olması sonucu yolun trafiğe kapandığı ve bazı binaların bodrum katlarına su bastığı gözlenmiştir.

(Şekil 2. Gölün Patlaması Sonrasında Meydana Gelen Taşkın (Kaynak: https://www.61saat.com/bolgesel/trabzon-da-sel-felaketi-7-olu-ve-3-kayip-var-h653562.html))

(Şekil 3. Afet Sonrası Oluşan Hasarlar)

Taşkın sonrasında, iki akarsu kolunun (Gülyekli ve Çamlıktepe Dereleri) birleştiği yerde mevcut binaların büyük bir kısmı yıkılmış, kalanlarda da önemli hasarlar meydana gelmiştir (Şekil 3).

Arazi çalışması sırasında heyelan ve su göllenmesinin oluştuğu Çamlıktepe Deresi’nde yapılan gözlemlerden, ağaçlar üzerindeki tahribat ve çamurlu su izlerinden, suyun yer yer 15 m kadar yükselmiş olduğu tahmin edilmiştir. Benzer şekilde, taşkın sonrası akarsu yatağında 5-10 ton ağırlığında büyük taş blokları gözlenmiş olup, bu taşların sürüklenmesine yol açan su kütlesinin debi ve hızının çok yüksek olduğu tahmin edilmiştir (Şekil 4).

Şekil 4. Afet Sonrasında Çamlıktepe Deresi Yatağı Görüntüleri

6. ZARARLARIN SEBEPLERİ VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Yukarıda özetlenen değerlendirmeler ışığında meydana gelen taşkın ve heyelanların sebepleri ve bunlara karşı geliştirilebilecek çözüm önerileri aşağıda özetlenmiştir:

6.1. Sediment Taşınımı:

Büyük eğimli yamaç ve akarsulardan oluşan bölgede, özellikle yan derelerden ve küçük akarsu havzalarından önemli ölçüde sediment (rüsubat) taşınımı olmaktadır. Bölgedeki erozyon dik eğimli arazilerde yağmur ve eriyen kar sularının, toprakların sızma kapasitesinin aşılması neticesinde yüzey akışına geçerek toprağı aşındırıp taşıması şeklinde olmaktadır. Erozyonun şiddeti; toprağa düşen suyun miktar ve şiddeti, akış hızı, arazinin eğimi, toprağın yapısı ve sızma kapasitesi, bitki örtüsü ve arazi kullanım şekli gibi faktörlere bağlıdır. Bölgenin iklim ve arazi özellikleri, büyük ölçüde erozyonun şiddetini artıracak bir karaktere sahip olduğundan, şiddetli yağışlar hem akarsu taban ve şevlerinde ve hem de arazide çok büyük miktarda ve oldukça iri boyuttaki (iri çakıl, taş ve kaya) katı maddelerin yerinden sökülüp akım hızının az olduğu akarsu kesitlerinde birikmesine yol açmaktadır. Sedimentin yanı sıra, ağaç blokları ve köklerinin de önemli bir sorun teşkil ettiği gözlenmiştir. Akarsu kesitlerinin daralması ve bazen tamamen bloke edilmesi sonucunda taşkın suları kesitten taşmakta, bu aşamada sedimenti de taşırarak civar alanlarda katı madde birikmesine sebep olmaktadır.

Yüzeysel erozyonu ve bunun sonucunda oluşan sediment taşınımını önlemek, en azından azaltmak için çeşitli yapısal önlemler alınabilir. Bu kapsamda alınabilecek ilk ve en önemli önlem; tarım, mera ve orman alanlarında tabiatta bozulmuş dengenin yeniden oluşturularak yüzey akışlarının önlenmesi ve toprağın korunması gayesiyle, teraslama ve ağaçlandırma gibi arazi ıslahı önlemlerinin uygulanmasıdır. Yan dere mecralarındaki oyulmalar; yamaç göçmeleri, heyelanlar, kayalık alanlardaki fiziki ayrışmadan kaynaklardan erozyon ve rüsubatı önlemek ve/veya kontrol etmek amacıyla yapısal önlemler alınmalıdır. Oyuntu ve mecralarda erozyon ve rüsubat hareketinin önlenmesi, suyun aşındırma gücü ile dere yatağı direnci arasında denge kurmayı gerektirir ki bu sonucu elde etmenin yolu dere yatağı eğimini, böylece suyun hızı ve aşındırma gücünü azaltmaktır. Bu maksatla yan dere mecralarında çeşitli eşikler, ıslah sekileri, tersip bentleri, taban kuşakları ve britler inşa edilebilir; boyuna yapılar inşa ederek dere yatağı direnci artırılabilir. Eğer havzadan kaynaklanan rüsubat kontrol edilemiyorsa depolanması maksadıyla tersip bentleri inşa edilebilir. Ancak tersip bentlerinin memba tarafları kısa sürede dolmakta olup biriken malzemenin buradan uzaklaştırılması gerekir. Alternatif bir çözüm olarak, ince malzemenin mansaba aktarılıp iri malzemenin tutulduğu geçirimli tersip bentlerinin yapımı da bir yarar sağlayabilmektedir. Akarsu yatakları belli aralıklarla kontrol edilerek gerekiyorsa önlemler alınmalıdır.

6.2. Heyelan:

Doğu Karadeniz Bölgesi’nde görülen heyelanların temel sebebi yüksek eğimlere sahip yamaçların bulunması olmakla birlikte, bu heyelanları tek sebebe bağlamak doğru bir yaklaşım değildir. Bölgede oluşan heyelanlar; zemin özellikleri, iklim özellikleri, bitki örtüsü özellikleri ve insanlarla doğrudan ilişkilidir. Bölgenin kuzey yamaçlarında görülen yüksek yağış değerleri ve yağış tipleri güçlü akışların oluşmasına, dolayısıyla vadilerin derinleşmesine ve yamaçların dikleşmesine yol açmıştır. Zemin tabakaları, genellikle geçirimsiz masif kaya kütlesi ile sınırlanmış olduğundan zemin tabakaları içine sızan yağmur suyu tabaka sınırlarında öncelikli olarak doygunluğa ulaşılmasına sebep olmaktadır. Doygunluğa ulaşan ince daneli zeminlerin mukavemetinde ciddi seviyelerde azalmalar olmaktadır. Bununla birlikte, zemin tabakalarının ağırlaşması, zeminin eğim doğrultusunda kolay hareket etmesini sağlamaktadır. Şiddetli yağışlar aynı zamanda yüzeysel erozyona da sebep olmaktadır. Zemin kütlesinin ağırlığı, bitki örtüsü ve yanlış yapılaşma ve arazi kullanımı sebebiyle de artmaktadır. Bu faktörlerin hepsinin Doğu Karadeniz Bölgesi’nde etkili olması Bölgeyi yüksek derecede heyelan tehlikesi ile karşı karşıya bırakmaktadır.

Yapılan bu incelemelerde, heyelanlı sahaların ortak özellikleri şöyle özetlenebilir:

- Yüksek eğime sahip olması,

- Yüzeysel drenaj kanallarının yetersiz olması,

- Sızıntı sularının zemin yapısını bozması.

Heyelana karşı alınabilecek önlemler; yamaçları güvenli hale getirmek için dış destek sağlanması (dayanma duvarı, kazıklı iksa, vs), yüzeysel drenaj ve iç drenaj yapılması, şevin ağırlığının azaltılması (kademelendirme, eğim düşürme, vs.) vb. şeklinde sıralanabilir.

Heyelanlara karşı çeşitli mühendislik yapıları ile önlemler almak mümkün olmakla birlikte, Doğu Karadeniz Bölgesinde, özel önem arz eden araziler dışında bu tür önlemlerin uygulanması ekonomik olmayabilmektedir. İnsanoğlunu doğaya karşı verdiği mücadelede başarılı kılan akıllı bir varlık olmasıdır. Doğu Karadeniz’de bu niteliği ön plana çıkaracak şekilde vatandaşların heyelan konusunda bilinçlendirilmesi, bu afete karşı alınacak en önemli önlemdir. Vatandaşta, heyelan konusunda farkındalık oluşturulmalı ve heyelanlı sahalarda can ve mal kaybını en aza indirecek beşeri faaliyetler teşvik edilmelidir.

Afet bölgelerinde yapılacak ilk iş mevcut durumun teknik imkânlarla tespiti ve geleceğe yönelik planlama ve avan projelerin hazırlanmasıdır. Yani teknik ekipler, afet alanında gerekli ölçümleri yapmaları afet bölgesinin geleceğine yönelik gerekli tesisler tasarlanmalıdır. Bu çalışmalar yapıldıktan sonra o planlamaya uyumlu altyapı çalışmaları yürütülmelidir. Aksi durumda, kaynak israflarının önüne geçmemiz mümkün olmayacaktır.

6.3. Akarsu Yataklarına Yapılan Müdahaleler:

Afet sonrasında yıkılmış olan binaların akarsu yatağının talveg kotunda ve taşkına karşı hiçbir önlem alınmadan inşa edildikleri gözlenmiştir. Ayrıca, akarsu yataklarına kontrolsüz bir şekilde hafriyatın dökülmesi de önemli bir sorun olmaktadır.

7. SONUÇ VE GENEL DEĞERLENDİRME

Yukarıda açıklanan tespit, değerlendirme ve analizler sonucunda, Araklı özelinden hareketle genel olarak Ülkemizde, özel olarak da Doğu Karadeniz'de oluşan taşkın ve heyelan afetlerine karşı yapılması gerekenler aşağıda ana başlıklar halinde sunulmuştur:

- Taşkın ve heyelan problemlerinin çözümünde sadece afetin meydana geldiği mansap kesitleri değil; tam tersine, problemin kaynağını meydana getiren memba kesimleri de dikkatle incelenmeli ve yukarı havza önlemleri ivedilikle uygulanmalıdır.

- Taşkın ve heyelan risk haritaları ayrıntılı ve hassas çalışmalar sonucunda hazırlanmalı ve riskin büyük olduğu yerlerde ilgili önlemler acil olarak alınmalıdır.

- Akarsu kesitlerine ve yakınlarına yapılan müdahaleler önlenmeli, en azından kontrol altına alınmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak 09.09.2006 tarihli "Dere Yatakları ve Taşkınlar" ve 20.02.2010 tarihli "Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı" konulu Başbakanlık Genelgelerinde doğru tespitler yapılmış ve doğru çözüm önerileri getirilmiştir. Bu genelgelerde ifade edilen hususlara titizlikle uyulmalı, alınan önlemler belirli zaman aralıklarında kontrol edilerek gerekirse revize edilmelidir. Yapılan gözlem ve tespitler sonucunda; yol inşasından çıkarılan kazı malzemesinin akarsu yatağına kontrolsüz bir şekilde bırakıldığı ve akarsu yataklarının daraltıldığı veayrıca ıslah çalışmalarında betonarmeden yapılarak akım hızının ve dolayısıyla tahrip gücünün artırıldığı belirlenmiştir. Bu konularda daha bilimsel yaklaşım gösterilmesi gerekir.

- Genelde "Afet Yönetimi" ve özelde "Taşkın ve Heyelan Yönetimi" kavramları, bir afet öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılabilecek çalışmaların tamamı manasına gelmektedir. Yönetim çalışmaları kapsamında, herhangi bir afetin meydana gelmesinden önce yapılabilecek her türlü çalışmanın planlanması, afet sırasında yapılabileceklerin belirlenmesi ve afet sonrasında alınabilecek tedbirlerin tasarlanması gibi çok önemli çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında tam bir koordinasyon sağlanmalıdır.

- Taşkın ve heyelan gibi afetlerin oluşmasını takip eden kısa sürelerde (birkaç günden 1-2 haftaya kadar) çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlarca konunun üzerinde hassasiyetle durulmakta; daha sonra ise konu unutulmaktadır. Oysa, bu ve benzeri afetlerle her an karşılaşılabileceği gerçeği asla göz ardı edilmemeli, afetleri kontrol etmek ve zararlarını en aza indirmek için yapılması gereken çalışmalar sürekli olarak gündemde tutulmalı, izlenmeli ve uygulanmalıdır.

Taşkınlar ve heyelanlar, bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da insanlığın, özelde Bölgemizin en önemli meselelerinden biri olacak gibi görünmektedir. Bu tür afetlerin oluşmasını tamamen önlemek imkânsız olmakla birlikte, zararlarını azaltmak mümkündür. Sorumluluğu başkalarına yıkarak olayı bertaraf etmek, ya da "ne yapalım doğal afettir, elimizden bir şey gelmez, ancak yaraları sarmakla uğraşabiliriz" şeklindeki yaklaşımlar sergilemek belki günü kurtarabilir, ancak yaranın giderek daha da kanamasına yol açacaktır.

Taşkının oluşması; havanın soğuması, yağışın meydana gelmesi, suyun yüzeysel akışa geçmesi gibi saatler ve bazen günler süren bir süreçten sonra meydana geldiği ve insanoğlu depremde olduğu gibi hazırlıksız yakalanmadığı, afetten korunmak için yeterli zamana sahip olduğu halde; günümüzde canlarımızı taşkın ve heyelanlara karşı koruyamamak, hepimizin en büyük ayıbıdır. Oysa ki, çare son derece kolay ve ucuzdur. Yeter ki herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirsin ve en önemlisi, çözüm önerileri getirilirken konuyu bilenlerin ve söz söyleme bilgi ve yetkisine sahip olanların söylediklerine itibar edilsin. Böyle davranılması durumunda daha mutlu günlere ve da ha yaşanabilir bir çevreye kavuşmamız çok daha kolay olacaktır.

16 Temmuz 2019 Salı

MUHTARLAR DAİRESİ ESKİ BAŞKANI AHMET CEVHER HAKK'IN RAHMETİNE KAVUŞTU

TRABZON – Geçirdiği kalp krizi sonucu bu gün Rahmet-i Rahman'a kavuşan Trabzon Büyükşehir Belediyesi Muhtarlar Daire Başkanı Ahmet Cevher'in (66) cenazesi, yarın Trabzon'a bağlı Dernekpazarı İlçesi Yenice Mahallesinde ikindi namazının ardından son yolculuğuna uğurlanacak.

 

Trabzon'un manevi değerlerinden Hacı Dursun Cevher'in oğlu, T.C. Vakıflar Genel Müdürlüğü emekli Genel Müdür Yardımcısı Süleyman Dinç'in kayınbiraderi, Yusuf Cevher'in ağabeyi Trabzon Büyükşehir Belediyesi Muhtarlar Daire Başkanı Ahmet Cevher (66), yarın (17 Temmuz 2019 Çarşamba günü) Dernekpazarı İlçesine bağlı Yenice Mahallesi Camii'nde ikindi namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından aynı yerdeki aile mezarlığında son yolculuğuna uğurlanacaktır.


Merhum Ahmet Cevher, evli iki erkek ve ikisi kız olmak üzere dört çocuk babası idi. Annesi Hatice Cevher (88)'de yaklaşık bir yıl önce 11 Haziran 2018 Pazartesi günü akşamı iftar saatlerinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu.  

Merhuma Allah'tan rahmet, yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederiz.

(Fotoğraf-1: Muhammet Yavruoğlu – 27.09.2012; Fotoğraf-2: Muhammet Yavruoğlu - 22.02.2013)

17.07.2019

TRABZON DENEYAP TEKNOLOJİ ATÖLYESİ İLK DERSİNE BAŞLADI

TRABZON - Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Cumhurbaşkanlığı Makamının 100 günlük icraat programı çerçevesinde geleceğin teknoloji yıldızlarının yetiştiği DENEYAP Teknoloji Atölyesi Trabzon'da ilk dersini verdi.


Toplumu bilimle buluşturmak ve bilimsel farkındalık oluşturmak amacı ile yapımına başlandığı Trabzon Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü bünyesindeki Gençlik Merkezi’nde hizmete giren DENEYAP Teknoloji Atölyesinin açılı gerçekleştirildi.


Açılışa; Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Gençlik ve Spor İl Müdürü Birdal Öztürk, Trabzon İl Bilim, Sanayi ve Teknoloji Müdürü Mehmet Şafak, öğrenciler ve eğitimciler katıldı.


Buradaki konuşmasında Vali Ustaoğlu:

"Türkiye'de 12 ilde bulunan DENEYAP Teknoloji Atölyesinin ilimizde hizmete girmesinden son derece mutluluk duymaktayız. Trabzon'da yazılı ve uygulamalı sınavları başarı ile tamamlayıp eğitim almaya hak kazanan 101 ortaokul, 59 lise öğrencisi mevcut. 20 kişilik sınıflar şeklinde eğitimler bugün başladı. Geleceğimiz olan gençlerimiz burada aldıkları eğitimler sayesinde Türkiye’nin birçok teknolojik alanda ilklerini yapacaklar. Hatta dünyada muasır medeniyetler seviyesinde ve ötesinde projelere imzalarını atacaklar. 36 aylık süre içinde öğrencilerimiz tasarım, üretim, robotik kodlama, elektronik programlama, ileri robotik, siber güvenlik, enerji teknolojileri, havacılık ve uzay teknolojileri, nesnelerin interneti ve mobil uygulama, nanoteknoloji ve malzeme bilimi, yapay zekâ başlıkları altında eğitim alacaklar. Programın sonunda ulusal ve uluslararası proje yarışmalarına katılım sağlayacaklar" dedi.

Açılışın ardından öğrencilerle bir araya gelen Vali Ustaoğlu, onlarla sohbet etti.

16.07.2019

15 Temmuz 2019 Pazartesi

15 TEMMUZ ŞEHİTLERİ ve TÜM ŞEHİTLERİMİZ, OKUNAN KUR'AN-I KERİM ve DUALARLA ANILDI

TRABZON - '15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nün 3. Yılında Şehitlerimiz Kabirleri Başında Anıldı.


15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nün 3.yıl dönümü etkinlikleri kapsamında Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu ve il protokolü Sülüklü'deki şehitliği ziyaret ettiler.


Dualar okunarak başlayan şehitlik ziyaretinin ardından Vali Ustaoğlu ve protokol üyeleri şehitlerimizin kabirlerine karanfil bıraktılar.


Daha sonra İskenderpaşa Camii'nde şehitlerimiz için Kur'an-ı Kerim ve Mevlid-i Şerif okutuldu, okunan Hatm-i Şerifin duası yapıldı.


Buradaki programa Vali Ustaoğlu, il protokolü ve vatandaşlar katıldı.

15.07.2019

"15 TEMMUZ GECESİ DÜŞMANLA İŞBİRLİĞİ YAPARAK İSYANA KALKIŞAN İHANET ÇETESİNİ LANETLİYORUZ"

TRABZON Trabzon'da, '15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü'nün 3. Yıl Dönümü Dolayısıyla Şehit Ailelerimiz ve Gazilerimiz Onuruna Program Düzenlendi. 


Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, eşi Şenay Ustaoğlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri münasebetiyle düzenlenen programa katılarak şehit ailelerimiz ve gazilerimizle bir araya geldiler.


Buradaki konuşmasında Vali Ustaoğlu:

"15 Temmuz 2016 gecesi Milletimizin tarihi dönüm noktalarından birisidir. O gece milli iradeye kasteden, içeriden görünen ama düşmanla işbirliği yaptığı çok açık bir ihanet çetesi olan Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ-PDY)’ne karşı bir milletin imanıyla, bayrağıyla, yüreğiyle dikilerek destan yazdığı bir gecedir.

Milletimiz tıpkı Çanakkale'de, İstiklal Harbimizde, Malazgirt'te olduğu gibi tüm fertleriyle tek yürek, tek bilek olmuş, iradesini bir avuç darbeciye çiğnetmeyerek bu coğrafyayı vatan olarak sahiplenme konusundaki kararlılığını ortaya koymuştur.

Milletimizin; kökü nerede olursa olsun, hangi güce dayanırsa dayansın, iradesini hangi odağa teslim ederse etsin, bu millete ve bu ülkeye ait olmayanlara karşı tarihî bir meydan okumasıdır. Bu meydan okumayı milletimiz kendisine çevrilen tankın, topun, uçağın, helikopterin, karşısında göğsünü siper ederek canı pahasına topyekûn yapmıştır.

O gece Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla Aziz Milletimiz; tüm farklılıklarını, tüm renklerini, tüm meşreplerini geride bırakmış, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ilkeleri etrafında birleşerek yeniden ayağa kalkmıştır.

Millet olarak 15 Temmuz 2016 gecesinde yaşadığımız ihaneti unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.

Bu duygu ve düşüncelerle Aziz Milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Gününü tebrik ederken, 15 Temmuz Şehitlerimizi ve vatan savunmasında can veren tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize de sağlıklı bir ömür diliyorum" dedi.


Programın sonunda Vali Ustaoğlu ve eşi şehit ailelerimiz ve gazilerimizle yakından ilgilenerek sohbet ettiler.

15.07.2019

TARİH 15 TEMMUZ 2016 CUMA GÜNÜ SAAT 22.05, ŞEHİTLERİMİZİ RAHMETLE, GAZİLERİMİZ DE MİNNETLE ANIYORUZ…

TRABZON HABER SUN - 15 Temmuz 2016 Cuma günü gecesi Aziz Türk Milleti, Türk ve İslam düşmanlarının yerli ve dış desteklerine karşı büyük bir zafer kazanmıştır. Bu isyancı terörist ihanet odaklarına karşı direnişte şehit olan kardeşlerimizi rahmetle, aziz gazilerimiz de minnetle anıyoruz.


Emperyalizmin işbirlikçisi iç ve dış destekli hainler önce, İstanbul'da Boğaz Köprüsü'nü ulaşıma kapattılar, kendilerine emanet edilen millet malı tankları ve tüfekleriyle halkımızın üzerine geldiler, sivil halka ateş açtılar, katliam yaptılar..! Ankara'da F16'lar alçak uçuş yaparak halkın gönlüne korku salmaya çalıştılar.

Halkımız, Televizyon yayınlarında Boğaz Köprüsü'nde bir takım aldatılmış askerlerin kontrol yapmaya çalıştıklarını gördüklerinde bir şeylerin ters gitmeye başladığını fark ettiler.

Hareketlilik başlar başlamaz; Devleti yönetenler, resmi kurum ve kuruluşlar ve halkımız olayı anlamaya çalışıyorlar, üst makamlara ve yetkili makamlara rağmen ters bir şeylerin olamayacağını düşünüyorlardı!..

Nitekim o zamanın Başbakanı Binali Yıldırım 'Askeri bir kalkışma (isyan)!' olduğunu açıklayınca, herkesin kafasına; "Kim yapıyor bu darbeyi, bu ihaneti?" sorusu takılmıştı!.


Bu hareketlilik üzerine bir çok Televizyon normal yayın akışını durdurarak olağanüstü yayına geçerek, kesintisiz canlı yayın yapmaya, halkı bilgilendirmeye başladı. Ankara ve İstanbul'daki askeri hareketlilik sokağa yansımaya başladı. Olayın vahametini gören vatanın ve milletin birliğinden yana olan askeri ve emniyet güçleri, TBMM, resmi ve sivil yetkililer, teyakkuza geçti.  

Ankara'da Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Teşkilatı, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kızılay ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı, İstanbul'da ise Valilik ve askeri ve emniyet güçleri Taksim meydanı, Boğaziçi Köprüsü, Sabiha Gökçen Havalimanı ve Çengelköy'de yerini aldı.

Genelkurmay binasından silah seslerinin geldiğine dair bilgilerin alınması üzerine ilk açıklama, aynı gece saat 23.01'de Başbakan Binali Yıldırım'dan geldi. Başbakan Yıldırım, askerin içindeki bir grubun kalkışma yaptığını açıkladı.

Ülke genelinde canlı yayın yapan bir çok duyarlı TV Kanalları bu isyan hareketine kalkışanların kim olduklarını anlatmaya ve halkı aydınlatmaya başladı.

Saat 23.30'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin internet sitesinde yasa dışı “Yurtta Sulh Konseyi” imzalı bir ihanet bildirisi yayınlandı.

Saat 23.45'te de isyancı bir grup asker, TRT'ye silahlarıyla zorla girdi ve TRT'de, TSK tarafından ‘yönetime el konulduğuna dair darbe bildirisi’ bayan spikere silah zoruyla okutuldu.

Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın bu bildirinin ‘korsan bildiri’ olduğunu açıklamasının ardından canlı cep telefonu konuşması televizyonlara yansıyan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, isyanı doğrulayarak, halkı; Gladyo'cu (Kontrgerillacı), düşman ülkelerin, dış istihbarat teşkilatlarının ve emperyalizmin kuklası, dinler arası diyalog istismarcısı FETÖ'ye karşı direnişe çağırdı.


Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çağrısı üzerine Halk, Cadde ve Meydanlara ve saldırıya uğrayan ya da uğması muhtemel kurumların önlerine dolmaya ve ardından da tanklara karşı direnişi başladı. İsyana karşı çıkan bu milletin bu devletin birlik ve beraberliğinden yana olan askerler ve polisler de, dış destekli isyancı hainlere karşı çatışırken, halk da sokak, cadde ve meydanlarda ölüm pahasına isyana karşı durarak, tankları durduruyordu. Gece olmasına rağmen halkımız isyancılara karşı iman kuvvetiyle meydanlara akın etmeyi sürdürmüşlerdi.

Ve Büyük Türk Halkı, Büyük Türk Milleti; düşman ve dış istihbarat teşkilatlarının ve emperyalizmin,  gladyo'nun işbirlikçisi, dinler arası diyalogcu FETÖ'ye, kandırılmış kıta ve ajan provakatörlerine karşı, başta Devleti, Kutsal Vatan Güzel Türkiye'mizi ve genç nesillerin geleceğini Allah'ın (C.C.) izni ile bir kez daha kurtarmıştı.


Allah'ım..!


Vatanın, Milletin, Devletin ve Ümmetin Bekâsı için Gayret gösteren, bin yılı aşkın bir süreden beri bu coğrafyada Kur'an-ı Âzimüşşan'ın ve Türk ve İslam Dünyası'nın bayraktarlığını yapan Kahraman Ordumuzu, Mehmetçik'lerimizi, Güvenlik Güçlerimizi ve Kahraman Polislerimizi karada, denizde ve havada ve her türlü şart altında, gizli ya da aşikâr her türlü düşmanlara karşı muzaffer et, zaferler ihsan kıl! Amin...

Bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyor, hepsini rahmetle anıyor, gazilerimize; sevgi, muhabbet ve saygılarımızı sunuyoruz…

Bu vesile ile; ALLAH'ın inayetini, Büyük Devlet Adamı Mustafa Kemal Atatürk'ün "GENÇLİĞE HİTABESİ"ni asla akıllardan çıkarmamalıyız.

15.07.2019