AB destekli Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü ve Pratik Kız Sanat Okulu’nun 319 Bin Avro’luk “EL EMEĞİ GÖZ NURU KADININ KURTULUŞU” adlı projenin tanıtımı yapıldı.
Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü’nde düzenlenen tanıtım etkinliğine Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık ve eşi Sema Kızılcık, Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Turan, Milli Eğitim Müdürü Selim Yavuz Sandıkçı, proje ekibi ve davetliler katıldı.
Trabzon’un her dönem önemli bir sanat, kültür, eğitim, spor, ticaret ve turizm şehri olduğunu ifade eden Devlet Bakanı Özak, Trabzon’un bugününün iyi, geleceğinin de çok iyi olacağını söyledi. Trabzon’un Türkiye’de yaşanabilir 4. şehir olduğunu belirten Bakan Özak, bu duruma kadınların etkisinin büyük olduğunu kaydetti. Mesleki eğitimin önemine de değinen Bakan Özak,
“Mesleki eğitimle bayanlar hem üretiyorlar, hem mutlu oluyorlar, hem de elde ettikleri gelirle yavrularını okutuyorlar. Bu durum, Ulu Önder Atatürk’ün hedef gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine çıkmamıza da katkı yapmaktır” dedi.
Trabzon Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü ve Pratik Kız Sanat Okulu’nun hazırladığı “EL EMEĞİ GÖZ NURU KADININ KURTULUŞU” projesinin yöremizin el sanatlarının geliştirilmesi, çağa uyarlanması ve bunların pazarlanma imkanlarının arttırılması açısından çok önemli bir proje olduğunu kaydeden Vali Kızılcık,
“Kadınlarımızın iş hayatında, ticari hayatta, sosyal ve kültürel hayatta daha görünür ve daha aktif katma değer oluşturan bireyler halinde yaşamlarını idame ettirmeleri için çok önemli bir projenin açılışında bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyorum” dedi.
Kadınların sosyal, ekonomik ve ticari hayatta daha aktif yer almaları gayesiyle 4 gün önce de 100 Bin Avro’luk bir projeyi hayata geçirdiklerini belirten Vali Kızılcık,
“Özellikle kamu kurum ve kuruluşlarının, sivil toplum örgütlerinin ve toplumun tüm kesimlerinin Avrupa Birliği ile uyum sürecimizde bir geçiş dönemini yaşadığımız şu aşamada ülkemizde hem zihni anlamda bir değişimi, hem de iş yapma yönetimimizi, daha projeye dayalı, daha rasyonel temellere dayalı olarak gerçekleştirmekteyiz” ifadelerini kullandı.
Artık kamu kurum ve kuruluşlarına gidip, biz sizden şunu istiyoruz, şunu bize verin döneminin geride kaldığının altını çizen Vali Kızılcık, konuşmasına şöyle devam ederek;
“Artık proje çağında, proje döneminde yaşıyoruz. Dolayısıyla ne yapmak istediğimizi, nasıl yapmak istediğimizi, hangi maliyetle, hangi zaman dilimi içerisinde gerçekleştirmek istediğimizi; projelerimizi teknik danışmalar yardımıyla hazırlayıp ilgili kurumlara verdiğimizde onlar kabul görmektedir.
Böylece hem fonları veren kurum ve kuruluşlar kaynağın nereye harcandığından emin olmakta, hem de bu kaynağı kullanan kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları da ne yaptığını, nasıl yaptığını ve hedeflere ne ölçüde ulaşıp ulaşmadığını da değerlendirme imkânına kavuşmuş oluyor” dedi.
Trabzon Kız Teknik Öğretim Olgunlaşma Enstitüsü ve Pratik Kız Sanat Okulu’nun hazırladığı ve 30 Temmuz 2010 tarihi itibari ile yaşama geçen projenin süresi 12 ay olup, amacı ise yörede kadın istihdamının arttırılması ve kadınların iş hayatına aktif katılımlarının sağlanmasıdır.
Proje kapsamında Trabzon il ve ilçelerinde bakım sorumlulukları nedeniyle işsiz kalmış ya da tarım sektöründe çalışan 15–50 yaş arası 165 kadına bölgesel özellikli, yöresel el sanatları ve girişimcilik eğitimleri verilecek, başarılı olan kursiyerlerin rol alacağı bir üretim ve ürünlerin satılacağı bir merkez modeli oluşturulacaktır. (V.B.)
25 Eylül 2010 Cumartesi
İstanbul Sanayi Odası’ndan Vali Kızılcık’a Ziyaret
Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan, İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı C.Tanıl Küçük ve yönetim kurulu üyeleri Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ı makamında ziyaret etti.
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Vali Kızılcık, “İşadamlarımızın bölgemize düzenlediği bu geziye katılımın yüksek olması bizi ziyadesiyle memnun etti. Biz işadamlarını burada ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Zira bu bölgede gerçekten yatırımların yapılmasını istiyoruz” dedi.
Karadeniz’in Türkiye’nin çok önemli bir bölgesi olduğunun altını çizen Vali Kızılcık, “Karadeniz Bölgemizde özellikle Trabzon’un, bundan sonra ziyaret edeceğiniz Batum, Tiflis, Soçhi ve Tahran ile çok ciddi ticaret ve turizm potansiyeli olan son derece önemli bir merkez olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.
“Trabzon son dönemde devletimizin, hükümetimizi, iş adamlarımızın büyük ilgisine mazhar oldu” diyen Vali Kızılcık, konuşmasına söyle devam etti:
“Trabzon önemli gelişmeler gösteriyor. 2011 yılının Temmuz ayında bir Anadolu kenti olarak ilk defa Avrupa Gençlik Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacağız. Bu anlamda 250 Milyon Dolarlık sportif altyapı yatırımı yapıyoruz. Tabi ki bunlarda bizim merkez olma yönünde önemli mesafeler kat etmemizi sağlıyor. Ama bununla beraber özellikle turizm alanında çok ciddi gelişmeler var. Özellikle Arap turistlerin bölgemizi ziyaretinde yaklaşık yüzde 40’lık bir artış gerçekleştirdik. Bu almamda da tüm iş adamlarımızı konaklama tesislerinin yapımına da davet ediyoruz.”
Trabzon’un kongre turizmi açısından da çok önemli avantajları olduğunu kaydeden Vali Kızılcık, “Karadeniz deyince biraz egzotik, biraz bilinmeyen, biraz tarih, biraz kültür olduğu için insanlar bu post modern dönemde bu tür değerlere önem verdikleri için buraları görmek istiyorlar. Dolayısıyla özellikle yurt dışından çok ciddi talep gelemeye başladı. Bunun da altyapısını oluşturmak için Doğu Karadeniz Turizm Master Planı’nı Turizm Bakanımız koordinatörlüğünde 5 bakanlığımızın katılımıyla şu anda yapım safhasındayız. Bu plan hayata geçtiği zaman gelen misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlama imkanımız olacak” şeklinde konuştu.
İstanbul Sanayi Odası Başkanı C.Tanıl Küçük, İstanbul Sanayi Odası olarak yurt gezilerini sürekli yaptıklarını ve Trabzon’a ikinci defa gediklerini söyledi. Gezi programında bu yıl Karadeniz’i seçtiklerini ifade den Küçük, Trabzon, Rize, Batum seyahatine Trabzon’dan başladıklarını belirtti.
İşadamları ile birlikte Trabzon’a gelen Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun ise, “Arkadaşlardan böyle bir davet alınca bende eski başkan olarak Trabzon’a Rize’ye bakanlığı bıraktıktan sonra veda edememiştim. Bu vesile ile buraları ziyaret etmek istedim. Mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Odalar ve Borsalar bünyesindeki bütün odalar, Türkiye’nin kalkınmasında en kritik dönemlerde büyük fedakarlıklar yapmıştır” dedi.
Trabzon’a özgü Temel, Fadime kültürünün kaybolmasının kendisini fazlasıyla üzdüğünü dile getiren Coşkun, “Her bölgenin kendi öz kültürü vardır. Trabzon ve havalisi Temel ile Fadime’de bu kültürü birleştiriyor. Bunun yaşatılması için özel programlar yapmanızı rica edeceğim. Çünkü duyduğuma göre giderek Temel ve Fadime isimlerinin çocuklara konulması azalıyormuş. Halbuki o, bu bölgenin zekasını, her şeyini ortaya koyan fıkralarıyla yaşayan bir kültürdür. Uluslararası bir sempozyum düzenlemekte fayda var. Temel Fadime kültürünü yaşatmak lazım” diye konuştu.
Vali Kızılcık’ın çok başarılı çalışmalar yaptığını da belirten Coşkun, “Başarılı hizmetlerinizi Trabzon’a taşıdınız. Zaten valilik kararnameniz çıkarken arkadaşlar hep aynı kanaatteydi. Trabzon’a bir hareketlilik getirdiniz. Başarınızı sivil toplum kuruluşları ile olan diyaloğunuzla beraber halkla bütünleşmenizde görüyoruz. Gerçekten Trabzon büyük illerimizden biri ve giderekte büyüyor. Sizinde bu gelişmede büyük emeğiniz var, başarılarınızın devamını diliyoruz” dedi.
Konuşmaların ardından Vali Kızılcık, ziyaretin anısına Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun’a Trabzon’a özgü Kazaziye işlemeli gümüş tespih, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan ile İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı C.Tanıl Küçük’e ise Telkari işlemeli gümüş fincan takımı hediye etti. (V.B.)
Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Vali Kızılcık, “İşadamlarımızın bölgemize düzenlediği bu geziye katılımın yüksek olması bizi ziyadesiyle memnun etti. Biz işadamlarını burada ağırlamaktan mutluluk duyuyoruz. Zira bu bölgede gerçekten yatırımların yapılmasını istiyoruz” dedi.
Karadeniz’in Türkiye’nin çok önemli bir bölgesi olduğunun altını çizen Vali Kızılcık, “Karadeniz Bölgemizde özellikle Trabzon’un, bundan sonra ziyaret edeceğiniz Batum, Tiflis, Soçhi ve Tahran ile çok ciddi ticaret ve turizm potansiyeli olan son derece önemli bir merkez olduğunu söyleyebilirim” diye konuştu.
“Trabzon son dönemde devletimizin, hükümetimizi, iş adamlarımızın büyük ilgisine mazhar oldu” diyen Vali Kızılcık, konuşmasına söyle devam etti:
“Trabzon önemli gelişmeler gösteriyor. 2011 yılının Temmuz ayında bir Anadolu kenti olarak ilk defa Avrupa Gençlik Olimpiyatları’na ev sahipliği yapacağız. Bu anlamda 250 Milyon Dolarlık sportif altyapı yatırımı yapıyoruz. Tabi ki bunlarda bizim merkez olma yönünde önemli mesafeler kat etmemizi sağlıyor. Ama bununla beraber özellikle turizm alanında çok ciddi gelişmeler var. Özellikle Arap turistlerin bölgemizi ziyaretinde yaklaşık yüzde 40’lık bir artış gerçekleştirdik. Bu almamda da tüm iş adamlarımızı konaklama tesislerinin yapımına da davet ediyoruz.”
Trabzon’un kongre turizmi açısından da çok önemli avantajları olduğunu kaydeden Vali Kızılcık, “Karadeniz deyince biraz egzotik, biraz bilinmeyen, biraz tarih, biraz kültür olduğu için insanlar bu post modern dönemde bu tür değerlere önem verdikleri için buraları görmek istiyorlar. Dolayısıyla özellikle yurt dışından çok ciddi talep gelemeye başladı. Bunun da altyapısını oluşturmak için Doğu Karadeniz Turizm Master Planı’nı Turizm Bakanımız koordinatörlüğünde 5 bakanlığımızın katılımıyla şu anda yapım safhasındayız. Bu plan hayata geçtiği zaman gelen misafirlerimizi en iyi şekilde ağırlama imkanımız olacak” şeklinde konuştu.
İstanbul Sanayi Odası Başkanı C.Tanıl Küçük, İstanbul Sanayi Odası olarak yurt gezilerini sürekli yaptıklarını ve Trabzon’a ikinci defa gediklerini söyledi. Gezi programında bu yıl Karadeniz’i seçtiklerini ifade den Küçük, Trabzon, Rize, Batum seyahatine Trabzon’dan başladıklarını belirtti.
İşadamları ile birlikte Trabzon’a gelen Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun ise, “Arkadaşlardan böyle bir davet alınca bende eski başkan olarak Trabzon’a Rize’ye bakanlığı bıraktıktan sonra veda edememiştim. Bu vesile ile buraları ziyaret etmek istedim. Mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Odalar ve Borsalar bünyesindeki bütün odalar, Türkiye’nin kalkınmasında en kritik dönemlerde büyük fedakarlıklar yapmıştır” dedi.
Trabzon’a özgü Temel, Fadime kültürünün kaybolmasının kendisini fazlasıyla üzdüğünü dile getiren Coşkun, “Her bölgenin kendi öz kültürü vardır. Trabzon ve havalisi Temel ile Fadime’de bu kültürü birleştiriyor. Bunun yaşatılması için özel programlar yapmanızı rica edeceğim. Çünkü duyduğuma göre giderek Temel ve Fadime isimlerinin çocuklara konulması azalıyormuş. Halbuki o, bu bölgenin zekasını, her şeyini ortaya koyan fıkralarıyla yaşayan bir kültürdür. Uluslararası bir sempozyum düzenlemekte fayda var. Temel Fadime kültürünü yaşatmak lazım” diye konuştu.
Vali Kızılcık’ın çok başarılı çalışmalar yaptığını da belirten Coşkun, “Başarılı hizmetlerinizi Trabzon’a taşıdınız. Zaten valilik kararnameniz çıkarken arkadaşlar hep aynı kanaatteydi. Trabzon’a bir hareketlilik getirdiniz. Başarınızı sivil toplum kuruluşları ile olan diyaloğunuzla beraber halkla bütünleşmenizde görüyoruz. Gerçekten Trabzon büyük illerimizden biri ve giderekte büyüyor. Sizinde bu gelişmede büyük emeğiniz var, başarılarınızın devamını diliyoruz” dedi.
Konuşmaların ardından Vali Kızılcık, ziyaretin anısına Sanayi ve Ticaret eski Bakanı Ali Coşkun’a Trabzon’a özgü Kazaziye işlemeli gümüş tespih, İstanbul Sanayi Odası Meclis Başkanı Erdal Bahçıvan ile İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı C.Tanıl Küçük’e ise Telkari işlemeli gümüş fincan takımı hediye etti. (V.B.)
87 İstiklal Şehidi Dualarla Anıldı
Trabzon’un Araklı İlçesi Yeşilyurt Belediyesi bu yıl birincisini düzenlediği İstiklal şehitlerini anma töreni istiklal şehitliği mevkiinde yapıldı.
Bu yıl yapılan törenlere Araklı Kaymakamı Avni Kula, Araklı Belediye Başkanı Recep Çebi, Araklı Milli Eğitim Müdürü Ahmet Güzeldal, Trabzon İl Müftüsü Veysel Çakı, Araklı Müftüsü İlyas Öztel, Araklı Çankaya Belediye Başkanı Burhan Akyıldız, Araklı Erenler Belediye Başkanı Ömer Bektaş, Yomra Oymalıtepe Belediye Başkanı Metin Şahin, Sürmene Oylum Belediye Başkanı Erdal Akduman, Araklı Askerlik Şubesi, Araklı Jandarma Komutanı komşu ilçelerden gelen davetliler katıldılar.
1916 yılında Birinci dünya harbinde Osmanlı Rus savaşları doğu Karadeniz’de hızlandı. Rus askerleri Yeşilyurt ve Yılantaş çevrelerinde hızla artmaya başladı. Kısıtlı imkanlarla direnmeye çalışan askerlere yardım için Çanakkele’den gelen 87 vatan evladı burada şehit düştü.
Rus Ordusunun Komutanı olan kadın, Türk askerleri tarafından atının üzerinde vurularak öldürüldü. Çanakkale’den aylarca yürüyerek Trabzon’a savaşmaya gelen Jandarma Taburunun askerleri 1 Subay; 2 astsubay ve 84 erin anısına Milli Savunma Bakanlığı tarafından istiklal tepesinde anıt yapıldı. Artık her yıl burada tören yapılacak. Yeşilyurt beldesindeki törende konuşan Belediye Başkanı Hüseyin Kalaycı duygularını aktarırken şöyle dedi:
“Kıymetli misafirler biz bugün burada, bir daha dönmemek üzere gidenleri, tarihin yazdığı en gerçek, en şerefli kahramanları yad etmek için, beldemiz şehitlerini ve onların şahsında bütün şehitlerimizi anmak üzere toplanmış bulunuyoruz.
1916 yılında bu toprakları bizlere vatan olarak bırakabilmek için henüz ömrünün baharında olan 87 vatan evladının Çanakkale’den gelerek, Belde halkı ile beraber verdikleri varoluş mücadelesine yazılan kahramanlık destanını anlamak, anlatmak üzere buradayız.
Eğer amaç vatan savunması ise, eğer amaç hürriyet davası ise, bir ölüm kalım mücadelesi ise buna savaş diyemeyiz. Ve Bunu anlatmak boynumuzun borcudur. Çünkü vatan dediğimiz bu toprak, diyeti ağır ödenmiş bir topraktır.
Yokluğun varlığı, maneviyatın maddiyatı yendiği, şan, şeref ve zaferle dolu tarihimizi unutmamalıyız ve unutturmamalıyız. Geçmişte çekilen çileleri bilerek, tarihimize, vatanımıza ve bayrağımıza sahip çıkmalıyız.”
(TAKA GAZETESİ)
24 Eylül 2010 Cuma
Hacısalihoğlu yılın iş adamı
Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası (TSO) Yönetim Kurulu Başkanı Suat Hacısalihoğlu, Milli Prodüktivite Merkezi'nce ''2009 Yılının İş Adamı'' seçildi.
Milli Prodüktivite Merkezi'nden Hacısalihoğlu'na gelen yazıda, merkez yönetim kurulunun 1988 yılından bu yana düzenli olarak ''yılın iş kadınlarını ve iş adamlarını'' belirlediği ifade edildi.
Bu belirlemede, iş kadınlarının ve iş adamlarının gerçekleştirdikleri başarılı çalışmalar, verimliliğe katkıları ve Milli Prodüktivite Merkezi ile yaptıkları işbirliğinin esas alındığının vurgulandığı yazıda, ''2009 Yılının İş Adamı'' olarak Hacısalihoğlu'nun da seçildiği belirtildi.
Yazıda, ödül töreninin 2-5 Kasım tarihleri arasında Antalya'da yapılacak ''16. Dünya Verimlilik Kongresi'' kapsamında düzenleneceği kaydedildi.
Hacısalihoğlu; konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Trabzon adına gururlandığını belirterek, ''Ödülü Trabzon iş dünyası adına alacağım. Onur verici bir ödül'' görüşünü bildirdi.
Sayın Hacısalihoğlu’nu ve ekibini tebrik eder, başarılar dileriz.
(www.haber61.net - 23 Eylül 2010)
23 Eylül 2010 Perşembe
CERN'de müthiş gelişme
Yüzyılın en büyük deneyi olarak kabul edilen ve kozmosun sırlarını çözmek için yürütülen Büyük Patlama deneyinde yeni bulgular ortaya çıktı.
Bilim adamları, kainatın oluşumu konusundaki araştırmalarında yeni bir fenomen keşfettiklerini düşünüyorlar.
Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (BHÇ) adlı dev atom çarpıştırıcısında Büyük Patlama ortamını oluşturmaya çalışan Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi'nin (CERN) internet sitesinde yapılan açıklamada, BHÇ'nin yaklaşık 6 ay süreyle çalıştırılmasından sonra, deneylerin potansiyel olarak yeni ve enteresan fenomenlerin işaretlerini vermeye başladığı belirtildi.
Açıklamada, özellikle bazı parçacıkların, şimdiye kadarki proton çarpışmalarında gözlenmedik bir biçimde, sıkı sıkıya birbirlerine bağlı olduklarının ortaya çıktığı kaydedildi.
Fizikçi Guido Tonelli, parçacıkların 27 kilometrelik oval tünelde hızlandırılarak, bugüne kadarki rekor düzeyde, 7 TeV enerjiyle ışık hızına yakın bir hızla çarpıştırıldığı deneyin ilk sonuçlarını açıkladığı sunumunda,
"Temmuz ortasındaki analizlerimizde yeni bir fenomen ortaya çıktı" dedi.
Bu sonuçların henüz teyit edilmediğini, ancak araştırma ekibinin keşfedilen bağlantının varolmadığını gösterecek karşı bir gözlemde bulunamadıklarını söyleyen Tonelli, "Şimdi ne olup bittiğini tam anlamıyla analiz etmek ve BHÇ'nin keşfetmemizi sağlamasını umduğumuz yeni bir dünya olan yeni fizikte ilk adımlarımızı atmak için daha fazla veriye ihtiyacımız var" diye konuştu.
CERN araştırmacıları bu gözlemleri yorumlayabilmek için biraz daha zamana gereksinimleri olduğunu kabul ederlerken, yeni bulguların, çarpışmalarda yoğun ve sıcak madde oluşumuyla bağlantılı olabileceği şeklinde yorumlanan ABD'nin Brookhaven Ulusal Laboratuvarı'ndaki çekirdek çarpışmalarında gözlemlenen fenomenlerle benzerlikler taşıdığına da işaret ettiler.
Deneyin daha sonra 14 TeV enerjiyle yapılması öngörülüyor, ancak bunun tarihi henüz belli değil. Bilim adamları, 14 milyar yıl önce evrenin doğumuna yol açtığına inanılan Büyük Patlama deneyinde, evrenin doğasını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor.
Bir mikro saniye sürecek çarpışmada, temel element parçacıkları, atom çekirdeklerini oluşturmak için birleşmeye başlamadan önce meydana gelen Büyük Patlama anındaki koşullar oluşturulmak isteniyor. Deney sırasında tünel boyunca ayrı yönlerde iki proton hüzmesi veriliyor.
Işın demetleri ayrı istikametlerde, ışık hızına yakın bir süratle halka şeklindeki tünelde yol alıyor. Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışmasının ardından bilim adamları, özellikle teorik fizikteki kütle mantığının temelini oluşturan veya kara maddenin neden yapıldığını anlamaya yarayacak Higgs parçacığı (Tanrı parçacığı) diye adlandırılan parçacıkların varlığının kanıtlarını görmeyi umuyor.
AA
(Timeturk - Salı 21.09.2010 - 23:40)
Bilim adamları, kainatın oluşumu konusundaki araştırmalarında yeni bir fenomen keşfettiklerini düşünüyorlar.
Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (BHÇ) adlı dev atom çarpıştırıcısında Büyük Patlama ortamını oluşturmaya çalışan Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezi'nin (CERN) internet sitesinde yapılan açıklamada, BHÇ'nin yaklaşık 6 ay süreyle çalıştırılmasından sonra, deneylerin potansiyel olarak yeni ve enteresan fenomenlerin işaretlerini vermeye başladığı belirtildi.
Açıklamada, özellikle bazı parçacıkların, şimdiye kadarki proton çarpışmalarında gözlenmedik bir biçimde, sıkı sıkıya birbirlerine bağlı olduklarının ortaya çıktığı kaydedildi.
Fizikçi Guido Tonelli, parçacıkların 27 kilometrelik oval tünelde hızlandırılarak, bugüne kadarki rekor düzeyde, 7 TeV enerjiyle ışık hızına yakın bir hızla çarpıştırıldığı deneyin ilk sonuçlarını açıkladığı sunumunda,
"Temmuz ortasındaki analizlerimizde yeni bir fenomen ortaya çıktı" dedi.
Bu sonuçların henüz teyit edilmediğini, ancak araştırma ekibinin keşfedilen bağlantının varolmadığını gösterecek karşı bir gözlemde bulunamadıklarını söyleyen Tonelli, "Şimdi ne olup bittiğini tam anlamıyla analiz etmek ve BHÇ'nin keşfetmemizi sağlamasını umduğumuz yeni bir dünya olan yeni fizikte ilk adımlarımızı atmak için daha fazla veriye ihtiyacımız var" diye konuştu.
CERN araştırmacıları bu gözlemleri yorumlayabilmek için biraz daha zamana gereksinimleri olduğunu kabul ederlerken, yeni bulguların, çarpışmalarda yoğun ve sıcak madde oluşumuyla bağlantılı olabileceği şeklinde yorumlanan ABD'nin Brookhaven Ulusal Laboratuvarı'ndaki çekirdek çarpışmalarında gözlemlenen fenomenlerle benzerlikler taşıdığına da işaret ettiler.
Deneyin daha sonra 14 TeV enerjiyle yapılması öngörülüyor, ancak bunun tarihi henüz belli değil. Bilim adamları, 14 milyar yıl önce evrenin doğumuna yol açtığına inanılan Büyük Patlama deneyinde, evrenin doğasını kavramaya yarayacak yeni parçacıklar görmeyi umuyor.
Bir mikro saniye sürecek çarpışmada, temel element parçacıkları, atom çekirdeklerini oluşturmak için birleşmeye başlamadan önce meydana gelen Büyük Patlama anındaki koşullar oluşturulmak isteniyor. Deney sırasında tünel boyunca ayrı yönlerde iki proton hüzmesi veriliyor.
Işın demetleri ayrı istikametlerde, ışık hızına yakın bir süratle halka şeklindeki tünelde yol alıyor. Proton ışınlarının birbiriyle büyük bir enerjiyle çarpışmasının ardından bilim adamları, özellikle teorik fizikteki kütle mantığının temelini oluşturan veya kara maddenin neden yapıldığını anlamaya yarayacak Higgs parçacığı (Tanrı parçacığı) diye adlandırılan parçacıkların varlığının kanıtlarını görmeyi umuyor.
AA
(Timeturk - Salı 21.09.2010 - 23:40)
ABD ve dostları nükleer savaşa hazırlanıyor
Tarihimizde bir dönüm noktasına erişmiş bulunuyoruz. ABD ve onun ortakları, çok ağır sonuçları olacak bir nükleer savaşa hazırlanıyorlar.
Michel Chossudovsky*/TIMETURK
Soğuk Savaş dönemi boyunca “mutual assured destruction” (MAD- iki nükleer gücün, bir "nükleer atışma" alevlendiği takdirde, herhangi bir tarafın aynı güçte cevap verebilme kapasitesinden dolayı saldıranın da külliyen yıkıma uğrayacağını, dolayısıyla böyle bir savaşın kazananı olmayacağını ve bunun iki süper nükleer gücü de bu devasa imha kudretini kullanmaktan alıkoyduğunu ifade eder.) kavramı ortaya kondu. Bir nükleer savaşın sonuçlarının büyük ölçüde anlaşılması ABD ve Sovyetler Birliği arasında meydana gelebilecek bir nükleer savaşı da engelledi.
Bugün, Soğuk Savaş sonrası dönemde böyle bir anlayış mevcut değil.
Dünyayı yarım yüzyıl boyunca meşgul eden bir nükleer soykırım (holocaust) hortlağı, şimdi “ikincil dereceden olan zararlar” kümesine gönderlmiş durumda.
Kelimenin tam manasıyla bu askeri macera insanlığın geleceğini tehdit ediyor.
Günümüz savaşlarından Irak ve Afganistan’daki can kayıpları ve yıkımları kavramsallaştırılmaya çalışılırken, “yeni teknolojilerin” ve gelişmiş silah sistemlerinin kullanılacağı bir Üçüncü Dünya Savaşı’nın sonuçlarını hesap etmek yada kestirebilmek bu savaş yaşanmadan önce mümkün değil.
Amerikan sponsorluğunda yapılan savaş serisi, tarihimizde “post-savaş dönemi” diye işaret edilen bir dönemi karakterize eder. ABD tarafından yönetilen savaş Afganistan’da değişik şekillerde otuz bir yıldır devam ediyor. Irak yedi yıldan daha fazla bir zamandır ABD ve onun ortakları tarafından gerçekleştirilen bir askeri işgal altında.
Bizler bir tarihi yaşıyoruz ama aynı zamanda gözlerimizin önünde meydana gelen ve geleceğimizi şekillendiren olayları anlamaktan aciziz.
İran’la alakalı olarak devam etmekte olan savaş hazırlıkları kamuoyunun gözünden saklı tutuluyor.
Medya da bu kamuflaj işine dahil olmuş durumda. Bir nükleer savaşın çok kötü ve yıkıcı etkileri önemsizleştirilmekte ve zikredilmemektedir. Bu arada kamuoyunun gözü neyin “sahte kriz” olarak tanımlanabileceğine kilitlenmiş durumda.
Bir Üçüncü Dünya Savaşı artık farazi bir senaryo değil. Bush bunun ipuçlarını verdi; eğer İran ABD’nin taleplerini karşılamazsa, biz “gönülsüz” bir şekilde Üçüncü Dünya Savaşı durumuna gelmeye zorlanabiliriz diyerek:
“İsrail’i yıkmak istediğini ilan eden bir lidere sahip İran. Ve ben insanlara şunu söyledim; eğer bir Üçüncü Dünya Savaşını önlemekle ilgileniyorsanız, öyle gözüküyor ki; onları bir nükleer silah yapmak için gerekli olan bilgiden uzak tutmakla da ilgilenmeniz gerekiyor….” (George W. Bush, 17 October 2007)
Grin ve Laugh: “İşte size Bush’un “Üçüncü Dünya Savaşı” derken anladığı şey.”(Huffington Post, 17 October 2007)
Tamamen sakat bir mantıkla Üçüncü Dünya Savaşı, Dünya Barışına hizmet eden bir anlamda sunuluyor.
İran, “uluslar arası toplumun” “makul taleplerine” uymayı reddetmekle suçlanıyor.
Realiteler muammalaşmış ve tersyüz olmuş vaziyette. İran bir III. Dünya Savaşı’nı istemekle suçlanıyor. ABD ordusu doktrininde adet olduğu üzere, savaş kurbanları genelde mütecaviz kişiler olarak sunulmaktadır.
Üçüncü Dünya Savaşı, insanlık için iyi bir şey ve küresel güvenliğe bir katkı olarak destekleniyor. Çok ironik bir şekilde, nükleer silah kullanmaya karar veren bu kişiler kendi yaptıkları propagandaya inanmaktadır. Başkan ve Kumandan Obama da kendi yalanlarına inanmaktadır.
Ne savaş nede ekonomik buhran, tarihte benzeri görülmemiş birer kriz olarak anlaşıldı. İronik bir şekilde, bir nükleer savaşın insanlık için ihtiva ettiği tehlike ne bir korku nede kamuoyu endişesi meydana getiriyor.
Bunun yerine hükümetler, istihbarat servisleri ve Washington düşünce kuruluşları tarafından sahte “krizler” üretilmektedir: Küresel ısınma, Dünya grip salgını, “İslamcı teröristler” tarafından gerçekleştirilecek nükleer saldırı vb.
Bu “sahte krizlerin” amacı, gerçek krizlerin anlaşılmasında kafa karışıklığı ortaya çıkarmak, toplumda korku ve güvensizlik duygusu meydana getirmek:
“Mevcut politikaların tüm amacı toplumu alarm vaziyetinde tutmaktır… sonu gelmeyen ve tamamiyle hayal mahsulü olan gulyabani hikayeleriyle tehdit ederek… insanlığı kurtarma çağrısı, insanlığa hükmetme çağrısının sahte bir yüzle saklanmış halidir.” (H. L. Mencken)
Bir nükleer savaş tehlikesi zar zor tanınırken, bu “sahte krizler” daima ön sayfalarda haber olmaktadır:
1- Amerika’ya karşı bir El-Kaide atağı
2- Küresel Toplumun Sağlığı. Küresel bir Grip Salgını.
3- Küresel Isınma tehlikesi.
4- Amerikan Sorgulamaları
Michel Chossudovsky*: Kanadalı bit ekonomi profesörüdür ve Ottawa Üniversitesinde hocalık yapmaktadır.
Bu makale Turgut Alp Boyraz tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
(Timeturk - Salı 21.09.2010 - 04:03)
Michel Chossudovsky*/TIMETURK
Soğuk Savaş dönemi boyunca “mutual assured destruction” (MAD- iki nükleer gücün, bir "nükleer atışma" alevlendiği takdirde, herhangi bir tarafın aynı güçte cevap verebilme kapasitesinden dolayı saldıranın da külliyen yıkıma uğrayacağını, dolayısıyla böyle bir savaşın kazananı olmayacağını ve bunun iki süper nükleer gücü de bu devasa imha kudretini kullanmaktan alıkoyduğunu ifade eder.) kavramı ortaya kondu. Bir nükleer savaşın sonuçlarının büyük ölçüde anlaşılması ABD ve Sovyetler Birliği arasında meydana gelebilecek bir nükleer savaşı da engelledi.
Bugün, Soğuk Savaş sonrası dönemde böyle bir anlayış mevcut değil.
Dünyayı yarım yüzyıl boyunca meşgul eden bir nükleer soykırım (holocaust) hortlağı, şimdi “ikincil dereceden olan zararlar” kümesine gönderlmiş durumda.
Kelimenin tam manasıyla bu askeri macera insanlığın geleceğini tehdit ediyor.
Günümüz savaşlarından Irak ve Afganistan’daki can kayıpları ve yıkımları kavramsallaştırılmaya çalışılırken, “yeni teknolojilerin” ve gelişmiş silah sistemlerinin kullanılacağı bir Üçüncü Dünya Savaşı’nın sonuçlarını hesap etmek yada kestirebilmek bu savaş yaşanmadan önce mümkün değil.
Amerikan sponsorluğunda yapılan savaş serisi, tarihimizde “post-savaş dönemi” diye işaret edilen bir dönemi karakterize eder. ABD tarafından yönetilen savaş Afganistan’da değişik şekillerde otuz bir yıldır devam ediyor. Irak yedi yıldan daha fazla bir zamandır ABD ve onun ortakları tarafından gerçekleştirilen bir askeri işgal altında.
Bizler bir tarihi yaşıyoruz ama aynı zamanda gözlerimizin önünde meydana gelen ve geleceğimizi şekillendiren olayları anlamaktan aciziz.
İran’la alakalı olarak devam etmekte olan savaş hazırlıkları kamuoyunun gözünden saklı tutuluyor.
Medya da bu kamuflaj işine dahil olmuş durumda. Bir nükleer savaşın çok kötü ve yıkıcı etkileri önemsizleştirilmekte ve zikredilmemektedir. Bu arada kamuoyunun gözü neyin “sahte kriz” olarak tanımlanabileceğine kilitlenmiş durumda.
Bir Üçüncü Dünya Savaşı artık farazi bir senaryo değil. Bush bunun ipuçlarını verdi; eğer İran ABD’nin taleplerini karşılamazsa, biz “gönülsüz” bir şekilde Üçüncü Dünya Savaşı durumuna gelmeye zorlanabiliriz diyerek:
“İsrail’i yıkmak istediğini ilan eden bir lidere sahip İran. Ve ben insanlara şunu söyledim; eğer bir Üçüncü Dünya Savaşını önlemekle ilgileniyorsanız, öyle gözüküyor ki; onları bir nükleer silah yapmak için gerekli olan bilgiden uzak tutmakla da ilgilenmeniz gerekiyor….” (George W. Bush, 17 October 2007)
Grin ve Laugh: “İşte size Bush’un “Üçüncü Dünya Savaşı” derken anladığı şey.”(Huffington Post, 17 October 2007)
Tamamen sakat bir mantıkla Üçüncü Dünya Savaşı, Dünya Barışına hizmet eden bir anlamda sunuluyor.
İran, “uluslar arası toplumun” “makul taleplerine” uymayı reddetmekle suçlanıyor.
Realiteler muammalaşmış ve tersyüz olmuş vaziyette. İran bir III. Dünya Savaşı’nı istemekle suçlanıyor. ABD ordusu doktrininde adet olduğu üzere, savaş kurbanları genelde mütecaviz kişiler olarak sunulmaktadır.
Üçüncü Dünya Savaşı, insanlık için iyi bir şey ve küresel güvenliğe bir katkı olarak destekleniyor. Çok ironik bir şekilde, nükleer silah kullanmaya karar veren bu kişiler kendi yaptıkları propagandaya inanmaktadır. Başkan ve Kumandan Obama da kendi yalanlarına inanmaktadır.
Ne savaş nede ekonomik buhran, tarihte benzeri görülmemiş birer kriz olarak anlaşıldı. İronik bir şekilde, bir nükleer savaşın insanlık için ihtiva ettiği tehlike ne bir korku nede kamuoyu endişesi meydana getiriyor.
Bunun yerine hükümetler, istihbarat servisleri ve Washington düşünce kuruluşları tarafından sahte “krizler” üretilmektedir: Küresel ısınma, Dünya grip salgını, “İslamcı teröristler” tarafından gerçekleştirilecek nükleer saldırı vb.
Bu “sahte krizlerin” amacı, gerçek krizlerin anlaşılmasında kafa karışıklığı ortaya çıkarmak, toplumda korku ve güvensizlik duygusu meydana getirmek:
“Mevcut politikaların tüm amacı toplumu alarm vaziyetinde tutmaktır… sonu gelmeyen ve tamamiyle hayal mahsulü olan gulyabani hikayeleriyle tehdit ederek… insanlığı kurtarma çağrısı, insanlığa hükmetme çağrısının sahte bir yüzle saklanmış halidir.” (H. L. Mencken)
Bir nükleer savaş tehlikesi zar zor tanınırken, bu “sahte krizler” daima ön sayfalarda haber olmaktadır:
1- Amerika’ya karşı bir El-Kaide atağı
2- Küresel Toplumun Sağlığı. Küresel bir Grip Salgını.
3- Küresel Isınma tehlikesi.
4- Amerikan Sorgulamaları
Michel Chossudovsky*: Kanadalı bit ekonomi profesörüdür ve Ottawa Üniversitesinde hocalık yapmaktadır.
Bu makale Turgut Alp Boyraz tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
TRABZON VALİLİĞİ(BASIN BÜROSU) ’NDEN AÇIKLAMA
Bazı basın yayın organlarında yer alan Trabzon İli, Merkez Akyazı Beldesi İlköğretim Okulu ile ilgili haberler üzerine Trabzon Valiliği’nden aşağıdaki açıklama yapılmıştır.
2-Yapılan inceleme sonucunda hazırlanan zemin etüt raporunda özetle;
“Alanda yer alan okul binası halen kullanılmaktadır fakat mevcut riskler söz konusu olduğu için binanın ivedi şekilde boşaltılması, sahada kaymayı yavaşlatacak ve olumsuz etkilerini en aza düşürecek önlemler alınmalıdır” denilmektedir.
3-İl Milli Eğitim Müdürlüğüne intikal eden bu rapor doğrultusunda hangi önlemlerin alınması gerektiği hususunda Bayındırlık ve İskân Müdürlüğünden bilgi istenilmiştir.
4-Bayındırlık ve İskân Müdürlüğü, Merkez Akyazı İlköğretim Okulu bahçesine yaptırılan zemin etüdü sonucunda hazırlanan raporda yapılması gereken deneylerin ve analizlerin eksik olduğu, eldeki verilerle sağlıklı bir sonuca varılamayacağından daha detaylı bir çalışma yapılması gerektiği, bunun için okul temellerini içine alacak şekilde detaylı sondajlar yapılarak şev stabilite analizi, oturma analizi, varsa kayma yüzeyinin tespiti ile S.P.T. ve presiyometre deneylerinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
5-Bu çalışma başlatılmış olup, ne tür önlemler alınacağı ve okulda eğitim-öğretimin devam edip edemeyeceği hususu netleşene kadar Akyazı İlköğretim Okulu öğrencileri Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okulunda öğleden sonra eğitime devam edeceklerdir. Bedri Rahmi Eyüpoğlu İlköğretim Okulu öğrencileri ise sabahçı olarak eğitimlerine devam etmektedirler.
Taşıma ihaleleri yapılmıştır.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
TRABZON VALİLİĞİ
BASIN BÜROSU
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)