23 Ağustos 2019 Cuma

YAZ KUR'AN KURSLARI'INDA 'SAĞLIKLI NESİLLER' ETKİNLİĞİ

TRABZON – Trabzon Sağlık Müdürlüğü tarafından Yaz Kur'an Kurslarında hedef kitlesi 7-12 yaş grubu çocuklar için 'Sağlıklı Beslenme, Sağlıklı Su Tüketimi, Ağız ve Diş Sağlığı, Sağlıklı Yaşam için Hijyen Kuralları'  konularında 5252 Kur'an Kursu öğrencisine bilgilendirme yapıldı.


TRABZON SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN YAPILAN AÇIKLAMA ŞÖYLE:

"Bakanlığımızca 'Toplumun Sağlıklı Beslenmesinin ve Hareketli Yaşamın Teşviki, kişisel hijyen, Ağız ve Diş Sağlığı konularında bilgilendirilmesi ile çocuk ve gençlere yönelik sağlıklı yaşamın özendirilmesi' konularında farkındalığın arttırılması amacıyla Sağlığın Geliştirilmesi Birimi koordinasyonunda Trabzon merkez, ilçe ve köylerinde Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı camilerde açılmış olan Yaz Kur'an Kurslarında hedef kitlesi 7-12 yaş grubu çocuklar olan 'Sağlıklı Beslenme, Sağlıklı Su Tüketimi, Ağız ve Diş Sağlığı, Sağlıklı Yaşam için Hijyen Kuralları' konularında 5252 Kur'an Kursu öğrencisine bilgilendirme yapılmıştır.


Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan broşür ve ağız diş sağlığı seti dağıtılmıştır."

23.08.2019

22 Ağustos 2019 Perşembe

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, 25 AĞUSTOS PAZAR GÜNÜ TRABZON'DA KONUŞACAK

TRABZON - Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 25 Ağustos 2019 Pazar günü Trabzon'da olacak ve Trabzonlularla buluşacak. 


Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Ağustos 2019 Pazar günü saat 15.00'de Meydan Parkı'nda Trabzonlulara hitap edecek, Toplu Açılış Törenlerine katılacaklardır.
Tüm hemşehrilerimiz davetlidir.

22.08.2019

20 Ağustos 2019 Salı

ZAFERLERİMİZ ECDÂDIN HAK MÜCADELESİ Makale: Hüseyin KÖKSAL)



TRABZON - Vakfıkebir İlçe Müftüsü Hüseyin Köksal'ın "ZAFERLERİMİZ ECDÂDIN HAK MÜCADELESİ" makalesi…

Bismillahirrahmanirrahim.
Allah'a hamd ve senâ, O'nun kutlu elçisine salât ve selâm olsun!

Alemlerin Rabbi olan Allah (C.C.), insan nevini hürmete layık bir varlık olarak yaratmış,(1) bu itibarına yaraşır özgürlük alanları belirlemiştir. Tam manasıyla mutlu bir yaşam ve ebedi bahtiyarlık yalnızca bütün varlığın sahibi olan Allah'ın istediği gibi söylemekle ve yapıp etmekle gerçekleşebilir.(2) 

Gerçekte rûhun ve bedenin özgürlüğü de buradadır.(3) Bununla birlikte mutluluğu getireceğinden kuşku duyulmayan bu çağrıya icabet etmek de kişinin isteğine bırakılmıştır. Bu bakımdan dinin, aklın, neslin, malın ve canın her türlü tecavüze karşı korunması ve bu değerlerin yaşatılması için verilen mücadele kutsal sayılmıştır.

İnsan onurunu rencide eden, yok sayan uygulamalar insanlık tarihi kadar eskidir. Kişisel menfaatlerin çatışmasıyla başlayan hakkı ve haddi tecavüz ameliyesi, ırkçı, mezhepsel, dinsel ve benzeri örgütlenmelerle yerküreyi cehenneme çevirmiştir. Hepimizin hafızasında canlılığını muhafaza eden İslâm'ın kökleşip filizlenmesine vesile olan Bedir, Uhud ve Hendek muharebeleri, yukarıda sözü edilen özgürlüklerin korunmasına müteveccih vukû bulmuştur. Çünkü insan fıtratının özünü teşkil eden özgürlük, dini yükümlülüklerin de esası durumundadır. Meşrû eğilimlerini tercih etmesi için kesinlikle eğitilmeye muhtaç olmakla birlikte müdahale ve baskıya konu edilmesi insan onurunu yok eder. Mekke'de dini tercihler dahil insanca yaşama imkanından mahrum olan ilk Müslümanların, ana yurtlarını terk ederek temel haklarını kullanabilecekleri Medine'ye hicret etmeleri, hakkı ve adaleti topluma egemen kılmak içindi. Esasında kutlu elçilerin davası da buydu.

Yakın tarihimizde de egemen güçler cennet vatanımızda, özgürlüklerimize kastetmiş, yer altı ve yer üstü bütün kaynaklarımızı sömürerek geleceğimizi yok etmek, umutlarımızı ve imkânlarımızı sömürmek istemiştir. Allah'ın (C.C.) adını yüceltmek isteyenlerle buna şiddetle karşı çıkanların yani hak ile bâtılın o dönemdeki mücadelesinin bizâtihî kendisi olan İstiklâl muharebeleri, vatanımızda huzur ve refah içerisinde yaşama gayesiyle Allah rızasına müteveccih gerçekleştirilmiştir. 

Bu sebeple "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin..."(4) ikazıyla Allah'ın mülkü olan yeryüzünde, tasarrufun da O'na ait olması için çalışanın Allah katındaki değerine atıfta bulunulmuştur. Vatan savunması uğruna ölenlere büyük mükâfat vaat edilmesi, savaştan kaçanlara da aynı ağırlıkta ceza öngörülmesi, bu mücadelenin görünen kısmıyla savaş olarak adlandırılmasının ötesinde, gayeye yönelik değerlendirme yapılmasını zorunlu kılar. Gayesi Allah rızası olmayan her davranış, sevaptan mahrum kaldığı gibi günah da bulanmış olur.

Bu değerlendirme tarzıyla asırlar evvel ilk Müslümanların müşriklere karşı vermiş olduğu ölüm kalım mücadelesi, aynı zamanda tevhid mücadelesi idi. O zaman Allah Resulü (S.A.V.), yakarışında, savaşın kaybedilmesi durumunda Allah'a (C.C.) kullukta bulunacak kimsenin kalmayacağını ifade etmişti. Aynı durum ecdadımızın ağır kayıplar verdiği bağımsızlık mücadelesinde ortaya çıkmış, Merhum Milli Şairimiz Akif, Hz. Peygamber (S.A.V.)'in bu sözlerine atıfta bulunmuştur. Öyle ki, istiklâl mücadelesinde yaşananların vahâmetini anlatırken, Bedir cengâverlerinin ancak İstiklâl Harbi'nde düşmana karşı koyanlar kadar yüce olabileceğini dile getirerek tarihsel izdüşüme işaret etmiştir.

İçinde bulunduğumuz coğrafyanın İslâm diyârı olmasında, Ağustos 1071 en önemli kilometre taşıdır. Ağustos 1922'de, bu toprakların düşmana ve bâtıla kapandığını belgeleyen önemli belgedir. Bu nedenle yârının inşası, tarih bilincinin yerleşip kökleşmesi ve geçmişin hatalarından ders çıkarılması ile imkan bulabilir. İbadetlerdeki taklit dâhil hiç bir şekilde bilinçsizce başkalarının yaptığını aynıyla yapmayı tasvip etmeyen İslâm, hayatın her alanında ilkelerle hareket edilmesini doğru bulur.

Bir vesile nice zorluklara katlanarak düşmana karşı zafer kazanan; Malazgirt Meydan Muharebesi, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ve bu minvalde bil fiil vatanın her karışında kanı, teri ve emeği bulunan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere; cesaret ve gayretleriyle öne çıkan Nene Hâtun, Sütçü İmam, Halide Edip, Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi, Afyon Müftüsü Hüseyin Efendi, İstiklâl Şairimiz Mehmed Akif Ersoy ve daha nice adları bilinmeyen, kanlarıyla tarih yazan vefâ timsali erkeklerimizi ve cefânın zirvesi kadınlarımızı, nihayet İslam'ın bidâyetinden bu güne kadar gelmesinde emeği geçen bütün şehit, gazi ve kahramanları minnet, duâ ve rahmetle anıyor, ebedî âlemde bahtiyarlık diliyorum. Kadir Mevlâ aziz şühedâya rahmet eylesin. (Âmin...)

Duâlarda buluşmak dileğiyle...

**
(1) 17/İsra, 70
(2) 51/Zariyat, 56
(3) 13/Rad, 28; 9/Tevbe, 23, 24
(4) 2/Bakara, 154; Al-i İmran, 169, 170; 9/Tevbe, 111; Saff, 10, 11, 12;2/Bakara, 190; Buhari, Cihad, 6

(Mithat GÜDÜ - 20.08.2019)

VALİ USTAOĞLU, HAYRİYE SEYİDOĞLU'NUN CENAZESİNE KATILDI

TRABZON - Trabzon Valisi İsmail Ustaoğlu, Sağlık Bakanlığı eski Müsteşarı Prof. Dr. Nihat Tosun'un kayınvalidesi Hayriye Seyidoğlu'nun cenaze törenine katıldı.


Bu gün ikindi namazına müteakiben Ortahisar Subaşı Mahallesi'nde kılınan cenaze namazına, Vali Ustaoğlu'nun yanı sıra, eski Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Trabzon Milletvekili Adnan Günnar, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, il protokolü ve çok sayıda vatandaş katıldı.

20.08.2019

BAŞKAN ZORLUOĞLU'NDAN MUHTARLARA BÜYÜK AVANTAJ

TRABZON – Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu, Ortahisar Belediye Başkanı Avukat Ahmet Metin Genç ile birlikte, Ortahisar'da görev yapan muhtarların sorunlarını ve taleplerini dinlemek üzere  EYOF parkında bir toplantı düzenledi.


Muhtarların taleplerini dinleyen ve sorunların çözümü için beraberindeki belediye amirlerine gerekli talimatları veren Başkan Zorluoğlu: "Muhtarı muhatap almayan, saygı ve sevgi göstermeyen yönetici bizimle çalışamaz" dedi.


Trabzon Büyükşehir Belediye başkanı Murat Zorluoğlu, Ortahisar ilçesinde görevli mahalle muhtarlarıyla EYOF parkında düzenlenen toplantıda bir araya geldi.


Yoğun katılımın gözlendiği toplantıda söz alan muhtarları tek tek dinleyen Başkan Zorluoğlu:

"Trabzon'da büyükşehir, Ortahisar Belediyesi, Muhtarlar Konfederasyonu, muhtarlar derneği, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarıyla birlik ve beraberlik içinde bir dönem başladı. Bu gün de burada güzel bir örneğini sergiliyoruz. Göreve başladığımız günden itibaren Ortahisar Belediye Başkanımız Ahmet Metin Genç İle tam anlamıyla uyum ve iş birliği içerisinde çalışıyoruz. Birlikte daha da güçlü bir şekilde şehrimize, Ortahisar'ımıza ve mahallelerimize en iyi hizmetleri götürmek için gayret gösteriyoruz" diye konuştu.

Geride kalan dönemi değerlendiren ve belediyede bir değişim/dönüşüm süreci başlattıklarını anlatan Başkan Zorluoğlu:

"Belediye teşkilatında daire başkanlıkları düzeyinde bazı daireleri kapattık, bazılarını birleştirdik. Daha etkin hizmet yapacak bir yönetim oluşturmaya çalıştık. Belediye yönetiminde kısmî değişiklikler yaptık. Elbette ki belediyenin hafızasını muhafaza ediyoruz. Yani belediyede şuana kadar yönetim kademelerinde yaptığımız değişiklikler yüzde 30 civarındadır. Her 3 kişiden birini değiştirdik ikisini muhafaza ettik. Yönetim anlayışımızı rahatlıkla yürütebileceğini değerlendirdiğimiz arkadaşlar göreve devam ediyor" şeklinde konuştu.

Kendi ekibini kurup, bu ekiple yola devam etme noktasındaki iradelerinin sürdüğünü dile getiren Başkan Zorluoğlu:

"Büyük oranda ekibimizi tamamlamış olduk. Bu arada büyükşehir belediyemizin bir kaynak meselesi vardı. İlçe belediyelerimizde de mutlaka aynı sorun söz konusudur. Bir taraftan büyükşehir belediyelerimizin kaynaklarını arttırma ve geliştirme noktasında önemli adımlar attık. Önümüzde ki süreçte bu adımların neticesini hizmet olarak hep beraber göreceğiz" ifadelerini kullandı.

"MUHTARLAR, TALEPLERİNİ YAZILIM ÜZERİNDEN TAKİP EDECEK"

Muhtarlara yönelik toplantılarının düzenli şekilde devam edeceğini bildiren Zorluoğlu:

"Bu toplantılarda sizlerin taleplerinin alınması, bu taleplerin yerine getirilip getirilmediği hususunda geri dönüşler, bir anlamda bilgi aktarımı gerçekleşecek. Konuyla ilgili de bir yazılım geliştirme çalışmalarımız var. Bu yazılımla tüm muhtarlarımız taleplerini bizlere ilettiğinde gelişmeleri de buradan takip edebilecekler. 2020 programımızı hazırlarken, bütün ilçelerdeki muhtarlarımızla bir araya geleceğiz. Muhtarlarımızın da taleplerini alacağız ve 2020-2021-2022-2023 yıllarına yönelik Trabzon Büyükşehir Belediyesi yatırım programını böylelikle hazırlayacağız" dedi.

"MUHTARLAR BELEDİYEYLE DOĞRUDAN MUHATAP OLACAK"

Büyükşehir belediye teşkilatının, genel sekreterden daire başkanına hatta şube müdürüne kadar tüm kademelerde muhtarları bire bir muhatap kabul edeceğini vurgulayan Zorluoğlu, şöyle devam etti:

"Muhtarlarımızın taleplerini mutlaka ciddiyetle ele alacağız. Bütün taleplerin hemen yerine gelmesi elbette mümkün değil ancak muhtarlarımızı muhatap almak, muhtarın söylediğini ciddiye almak ve o çerçevede sorunlara çözüm bulma çabası ortaya koymak zorundayız. Ben bütün teşkilatıma bu yöndeki talimatlarımı her toplantıda aktarıyorum. Muhtarımı muhatap kabul etmeyen, muhtarımın söylediklerini ciddiyetle ele almayan, muhtarıma gereken saygıyı sevgiyi anlayışı göstermeyen yönetici bizimle yola devam edemez. Bu kadar net söylüyorum."

"MUHTARLARA OTOPARK, MUHTARLIKLARA SU ÜCRETSİZ"

Muhtarların belediyeye ait otoparklara ücret ödemeyeceği müjdesini de verdiği toplantıda, su abonelik meselesine de değinen Başkan Zorluoğlu:

"Bu konuda TİSKİ Genel Müdürümüz Ali Tekataş bir çalışma başlatmıştı. Muhtarlık binalarının su aboneliklerinden abonelik ücreti alınmasından vazgeçildi. Benim bir tane cep telefonu numaram var, başka yok. Şimdi Muhtarlık Dairesi başkanımız hem kendi numarasını hem de benim numaramı sizlere verecek. Sizler de beni arama gereği duyduğunuzda acil durumlarda benimle iletişime geçebilirsiniz. Hizmet noktasında bizler her zaman sizlerin yanında olacağız. Kanalizasyonla alakalı olarak, eski merkez köyler başta olmak üzere, Ortahisar Belediyesi sınırları içerisindeki büyük köylerden başlamak kaydıyla gruplandırma yapılarak büyük oranda çözeceğiz. Bu bizim öncelikli meselelerimizden bir tanesidir. Dünya Bankasından bir kredi talebimiz de oldu. İnşallah onu da yakın zamanda neticelendirdiğimizde sorunları çözeceğiz" dedi.

"TRABZON PARMAKLA GÖSTERİLECEK"

Trabzon'un sadece yol ve kanalizasyon değil, birçok başka hizmete de ihtiyacı olduğunu belirten Başkan Zorluoğlu:

"Projelerimizi hazırlıyoruz. Bir kısmını başlattık. Önümüzdeki dönemde çok daha önemli projeleri hayata geçireceğiz. İnşallah Trabzon bizim dönemimizde, kısa bir süre içerisinde bölgenin en güzel sahiline sahip olacak. Mesela; Ganita bizim için Trabzon insanı için denizle buluşmanın ilk noktasıdır. Ganita artık şu haliyle şehrimize yakışmıyor. Ganita ile ilgili Faroz’a kadar çok özel bir proje hazırladık. Faroz’dan sonra Gülcemal dolgu alanını da kapsayan, Beşirli’ye kadar olan alanda da bir bütün olarak yürüyüş yolları, bisiklet yolları, sosyal alanlar, aktivitelerin yapılacağı alanlar, yeni yaşam mekânları, eğlenme, dinlenme mekânları gibi çok özel bir takım fonksiyonlandırmalarla, Allah'ın izniyle Ganita’dan Akyazı’ya kadar, Trabzon birkaç sene içerisinde bölgenin parmakla gösterilecek sahillerine sahip olacak. Vatandaşlarımızı sahile bağlayacak çok güzel bir projenin de bu arada inşasına başlayıp tamamlayacağız. Ulaşımla, özellikle dolmuşlara ilgili de aşama aşama adımlarımızı atıyoruz. Yeni otobüsler alacağız. Önümüzde ki beş yılda filomuzu yenileyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.


AHMET METİN GENÇ: "BAŞKAN SÖZÜNÜ TUTUYOR"

Toplantıda konuşan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ise:

"Bu toplantı özlenen bir toplantıydı. Bu konuda Başkanımız Murat Zorluoğlu’na teşekkür ediyorum. Çünkü büyükşehir belediyesi ile koordineli olmak çok önemli. Başkanımız seçim öncesi verdiği sözleri bir bir yerine getiriyor. Bu yeni dönem ve yeni anlayışın alametidir" dedi.


MUHTARLAR KONFEDERASYONU GENEL BAŞKANI AKTÜRK: "ÖZLEDİĞİMİZ TABLO"

Muhtarlar Konfederasyonu Genel Başkanı Bekir Aktürk de toplantı için Başkan Zorluoğlu’na teşekkürlerini bildirerek:

"Burada çok önemli bir tablo var. Yıllardır bu tabloyu bekliyorduk. Demek ki iki belediye başkanı bir araya gelebiliyormuş. Sorunlarımızı sizlere istediğimiz an aktarabiliyoruz. Biliyoruz ki; biz icra makamı değiliz. Bizler rica makamıyız. Onun için sizlerin bizlere verdiği destek çok önemlidir. Bu konuda her iki belediye başkanımıza da teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.

ZORLUOĞLU: "TÜM TRABZON’U MİTİNGE DAVET EDİYORUM"

Toplantının sonunda, hem muhtarları hem de Trabzon halkını, 25 Ağustos pazar günü kente gelerek Meydan Parkı’nda toplu açılış gerçekleştirecek olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile buluşmaya davet eden Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Murat Zorluoğlu sözlerini şöyle tamamladı:

"Sayın Cumhurbaşkanımız, Pazar günü kentimizde, hem yerel seçimler dolayısıyla teşekkür mahiyetinde vatandaşlarımızla buluşacak hem de bir toplu açılış töreni gerçekleştireceğiz. Trabzon halkı, Büyükşehir Belediyesinde % 65’e yakın, büyük bir oy oranıyla partimize ve şahsıma destek verdi. Yine tarihinin en yüksek oyuyla Ortahisar’da Ahmet Metin Genç’e destek olundu. Halkımıza müteşekkiriz. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu teşekkürün bir göstergesi olarak Trabzon’umuzu ziyaret edecekler. Bize düşen bu jeste karşılık daha büyük bir jestle cevap vermek ve Meydan Parkı’nda her zaman olduğu gibi kendilerini büyük bir kalabalıkla karşılamak ve teşekkür etmek olacaktır."

20.08.20190

17 Ağustos 2019 Cumartesi

İHH: "AFETLERE BİRLİKTE HAZIRLANALIM"

İHH İnsani Yardım Vakfı, Ülkemizi büyük yasa boğan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi dolaysıyla bir basın açıklaması yaptı.


İHH İnsani Yardım Vakfı'ndan yapılan açıklama şöyle:

"Maalesef son 20 yılda binlerce insanımızı depremlerde ve afetlerde kaybettik. İHH olarak bizler ülkemizin her bir yanında yetişmiş arama kurtarma ekiplerinin olması gerektiğine inandık.

Vakfımızın bünyesinde, ülkemizin çeşitli şehirlerinde bulunan arama kurtarma ekiplerimiz 800'den fazla gönüllüden oluşuyor. Ülkemizde veya dünyanın herhangi bir yerindeki olası afetler için hazır bekliyor gerektiğinde müdahale ediyoruz. Bursa'da inşa ettiğimiz Marmara Afet Koordinasyon Merkezi, olası bir İstanbul depremine etkin ve hızlı müdahale edebilmek için çalışmalarına devam ediyor.

Biliyoruz ki, hepimizin güvenliği için arama kurtarma ekiplerimizin daima hazır olması bir afet önlemidir. İHH olarak biz, eğitimlerle daha çok gönüllüye ulaşarak; ekipmanlarımızı ve ekiplerimizi genişleterek afetler için daima hazır olmaya çalışıyoruz. Ancak bunun için sizin desteğinize ihtiyacımız var.

Destek verin, afetlere birlikte hazırlanalım."

17.08.2019

16 Ağustos 2019 Cuma

UNUTAMADIĞIMIZ 17 AĞUSTOS 1999 DEPREMİ ANISINA…

JFMO TRABZON ŞUBESİ: "YENİDEN AYNI ACILAR YAŞANMASIN!"

TRABZON - TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası (JFMO) 8. Dönem Trabzon Şube Yönetim Kurulu adına Şube Başkanı Prof. Dr. Hakan KARSLI, 17 Ağustos 1999 yılında yaşanan ve hafızalardan hiç bir zaman silinemeyecek olan depremin 20.yılı dolayısıyla bir basın açıklaması yaptı.


Jeofizik Mühendisleri Odası (JFMO) 8. Dönem Trabzon Şube Yönetim Kurulu adına Şube Başkanı Prof. Dr. Hakan KARSLI'nın basın açıklaması:

"17 Ağustos 1999 yılında yaşanan ve hafızalardan hiçbir zaman silinemeyecek olan depremin 20.yılı dolayısıyla Jeofizik Mühendisleri Odası Trabzon Şubesinin basın açıklamasıdır.

20 yıl önce meydana gelen deprem binlerce insanımızın ölümüne, kentlerimizin yıkılıp harap olmasına neden olmuş ve Ülke olarak büyük bir yasa boğulmuş, acılar yaşanmış ve izleri silinmeyecek yaralar açılmıştı. Her yıl dönümünde bu depremde vefat eden tüm vatandaşlarımıza tekrar Allah'tan rahmet, yaralananlara acil şifalar diliyoruz.

Bilindiği üzere Yerküre üzerinde en büyük enerji boşalımı olan Deprem doğal olayı sonuçları itibariyle insanlığın yaşadığı en önemli afetlerin başında yer almaktadır. Ülkemiz içinde bulunmuş olduğu jeo-tektonik yapının dinamik davranışı sonucu Dünya'nın en önemli deprem bölgesinde yer almaktadır. Kısaca belirtmek gerekirse, Ülkemiz topraklarının %66’sı 1’inci ve 2’inci derece deprem bölgesinde bulunmakta, nüfusunun %70’inin ve büyük sanayi tesislerinin %75’inin bulunduğu bölgelerde, büyük bir deprem olma ihtimali çok yüksek olup, büyük can ve mal kayıplarına yol açan depremlerle sık sık karşılaşılmıştır. Bu çerçeveden bakıldığında sadece depremler nedeniyle, son yüzyıldır hemen hemen 100.000 vatandaşımız hayatını kaybetmiştir ve doğal kaynaklı afetlerin neden olduğu doğrudan ve dolaylı ekonomik kayıplarının ülkemizin GSMH’nin yaklaşık %3’üne karşılık gelmektedir. Açıkça anlaşılmaktadır ki, deprem sadece can ve mal kaybına neden olduğu illerimizin, ilçelerimizin sorun değil, ülke olarak hepimizin sorunudur. Doğrudan etki alanında olmasak da, etkilenecek alanlar içinde olduğumuz aşikardır.

Belirtmek gerekir ki, Ülkemizde 1900-2019 yıllar arasında birçok yıkıcı bir deprem meydana gelmiş ve bu depremler büyük can ve mal kayıplarına neden olmuştur. Bu nedenle, her yıl yaşananlardan dersler almak için Ağustos'un 17'sinde yakın tarihimizde yaşadığımız 7.4 büyüklüğünde 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminin anma kapsamında, 7.2 büyüklüğünde 12 Kasım 1999 Düzce Depremi, 5.9 büyüklüğünde 19 Mayıs 2011 Simav Depremi, 5.4 büyüklüğünde 22 Eylül 2011 Erzincan- Kemah Depremi, 7.1 büyüklüğünde 23 Ekim 2011 Van Depremi, 5.6 büyüklüğünde 09 Kasım 2011 Van-Edremit ve çok yeni olan 5.7 büyüklüğündeki 8 Ağustos 2019 Denizli-Bozkurt depremlerindeki can, mal kayıplarını ve yaşadığımız büyük acıları anlamak, unutmamak ve unutturmamak ve bu kapsamda toplumun depreme karşı hazırlıklı olması, deprem tehlikesi bilincinin yerleştirilmesi ve deprem olayının kamuoyu gündeminde kalmasını sağlamak için hatırlatmayı bir sorumluluk biliyoruz.

Ancak, Ülkemiz deprem gerçeğine karşılık halen daha, yerleşim ve yapılaşma amaçlı yer seçimi çalışmalarında mühendis, mimar ve şehir plancılarının deprem tehlike ve riskleri konusundaki uyarıları dikkate alınmamakta, hukuksal ve ekonomik önlemler için yeterli ve etkin adımlar atılmamaktadır. Deprem ve afet gerçeği artık herkesin hemfikir olduğu ve bu konuda ortak eylem kapsamında çalışmalar yapılması gereken en önemli konulardan biridir. Ülkemizin her kesiminde yetkililer tarafından, deprem ve afetlere karşı dirençli ve güvenli yerleşim yerlerinin belirlenmesi, halkımızın güvenli yapılarda yaşaması ve afetlere hazır olmasının sağlanması konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Depremlerin herhangi bir irade ile durdurulması mümkün değildir. Doğanın bir gerçeği olan depremler önlenemez, ancak alınacak akılcı ve bilimsel önlemler, bilinçli eğitim ve planlı yerleşim ile deprem zararlarını azaltabilir. Bir doğa olayı olan depremlerin afete dönüşmesi, felaket olarak yaşanması halkımızın yazgısı olamaz, olmamalıdır.

01 Ocak 2019'da yürürlüğe giren yeni deprem ve bina yönetmeliği kapsamında hazırlanan ve yayınlanan Türkiye'nin Yeni Deprem Tehlike haritası aslında Ülkemizin deprem gerçeğini ve deprem tehlike durumunu çok açık şekilde ortaya koymuştur. Haritanın en önemli mesajı her an bir depreme karşı hazırlıklı olun uyarısıdır. Yani, deprem bilincinin oluşturulmasının, deprem öncesi risk azaltma çalışmalarının nitelikli olarak yapılmasının, yerleşime uygun alan seçimlerinin yer bilimsel verilere dayanarak gerçekleştirilmesinin ve depreme dayanıklı-güvenli kentler inşa edilmesinin önemini bu harita ile açıkça bildirilmektedir.

Her ne kadar 17 Ağustos 1999 depremi İstanbul ve çevresinde büyük etkisi olmuş ise de, acıları ve travmaları Ülkemizin her tarafında hissedilmiştir. Bu vesile ile deprem açısından ilimizi de bilimsel verilere dayanarak değerlendirmek ve ona göre tedbirlerimizi almak durumundayız. Kısaca belirtmek gerekirse, son 15 yıl içerisinde Doğu Karadeniz Bölgesinde çoğunlukla büyüklükleri 5.0’den küçük olmasına rağmen, özellikle Trabzon ili ve çevre illerinde etkileri hissedilen depremler meydana gelmiştir. Özellikle deniz içinde meydana gelen depremlerin, Karadeniz’de 1990-2000 yılları arasında hidrokarbon arama amaçlı yapılan sismik çalışmalarla belirlenmiş olan Güney Batı-Kuzey Doğu uzanımlı kırıklarla (faylarla) (doğudan batıya, Rize, Trabzon ve Ordu kırıkları veya fayları) ilişkilidir. Bununla birlikte, bu fayların varlığı bilinmekle birlikte, fayların özellikleri ve sistematik davranışları tam olarak haritalanmış da değildir. Dolayısıyla, Doğu Karadeniz Bölgesi deniz alanının Jeofizik ve Jeolojik verilerle detaylı şekilde araştırılması ve jeotektonik yapının ortaya çıkarılması gerekmektedir. Böylece, Trabzon ili ve çevre illerin deprem açısından tehlike-risk değerlendirmeleri Ocak 2019'da yürürlüğe giren Yeni Bina ve Deprem Yönetmeliği göz önüne alınarak ivedilikle yapılması zorunlu hale gelmiştir. Çünkü Trabzon ili, ilçeleri ve çevre illerde çarpık ve kontrolsüz bir yapılaşma çok hızla ilerlemektedir. Özellikle, çok yüksek katlı binaların, dere yataklarına, dağ yamaçlarına biriken eski heyelan kütleleri üzerine, deniz-dağ arası geniş düzlüklere (ki bu alanlar ~50m’yi aşan kalın alüvyonal malzemeleri, kil, kum, silt, çakıl karışımı içermektedir) ve deniz dolgu alanlarına yapılmış ve yapılmaya devam ediyor olması riskleri artırmıştır ve artırmaya da devam edecektir.

Hatırlatmak isteriz ki, deprem hasarları sadece deprem oluştuğu merkez etrafında değil, çok daha uzak mesafelerdeki yerleşim yerlerinde de önemli hasarlara ve can kayıplarına neden olabilmektedir. Bu durum depremin büyüklük veya küçüklüğünden ziyade, yerleşim yerlerinin üzerine kurulduğu zeminlerin deprem dalgalarının geçişi sırasındaki yerel dinamik davranışları ile ilişkilidir. Bunlar, zeminin gelen deprem yüklerini büyütmesi, zemin sıvılaşma, zemin hakim titreşim sürelerinin artması ve temel kaya topoğrafyasının deprem dalgalarını odaklaması ve saçması olarak bilinmektedir. Depremin en fazla hissedildiği, etkilediği ve hasara neden olduğu alanlar zayıf dayanımlı zemin olarak tanımlanan, kalın alüvyon tabakalarının yeraldığı dere yatakları, deniz kenarları ve diğer düzlüklerle, aşırı eğimli ve kalın toprak örtülü dağ yamaçlardır. Bununa birlikte, yeraltı su seviyesinin yüzeye yakın olması ve sağlam zeminlerin yani temel kayanın topoğrafyası da depremin zemin davranışı etkileyen önemli unsurlardır.

Depremle yaşamayı öğrenmek zorunda olduğumuz Ülkemizde; Doğa olaylarının afete dönüşmemesi, toplumsal acıların tekrar yaşanmaması için, daha önce defalarca belirttiğimiz ve güncel bazı konuları bir kez daha hatırlatmayı mesleki görev ve sorumluluk olarak görüyoruz.

1. Sağlıklı ve güvenli yerleşim alanlarının oluşturulmasında Meslek Odalarımızın en önemli görevlerinden biri de mesleki denetimdir. Buradaki amaç, hazırlanan yer inceleme ve değerlendirme (zemin etüt) raporların bilimsel ve teknik şartlara uygun olarak yapılıp yapılmadığının kontrol edilmesidir. Ancak; deprem ve afetlere karşı sağlıklı ve güvenli yerleşim alanlarının, nitelikli yapılaşmanın sağlanmasına yönelik olarak meslek Odalarımızın yapmakta olduğu, kamusal mesleki denetim kapsamında yapılan rapor onayları, 02.08.2013 tarih ve 28726 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 6495 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'da; Madde 73 p) 1ı) 3/5/1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 8. maddesine eklenen 1ı) bendi ile kaldırılmıştır. Kaldırılan mesleki denetim yetkisinin ivedilikle iade edilerek, mesleki denetim, yeterlilik, eğitim ve belgelendirme için güçlü ve nitelikli Kamu-Meslek Odası işbirlikleri tesis edilmelidir. Böylece, sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşama hakkı açısından, kamusal mesleki denetim kapsamında yapılan rapor onayları, yeni mevzuat düzenlenmesi ile yeniden tesis edilmeli ve standartlara uygun olmayan niteliksiz mühendislik hizmetleri önlenmelidir.

2. Depreme dayanıklı yapı tasarımı için planlı ve plansız tüm alanlarda yapılacak tüm zemin etütlerinde mutlaka Jeofizik Mühendisliği hizmetleri etkin ve yetkin şekilde yer almalıdır. Bu konuda yerel yönetimlerin inisiyatif almalıdır.

3. İmar planına altlık teşkil edecek jeolojik-jeofizik-jeoteknik etütler yapılmadan yeni yerleşim yerleri belirlenmemeli ada ve parsel bazlı tüm yapılaşmalarda mühendislik hizmeti almayan hiç bir uygulamaya ruhsat verilmemelidir. Bu kapsamda halen yürürlükte olan, İmar Barışı uygulaması kapsamında yapı kayıt belgesi almış, ancak hem zemin etütleri hem de yapı kalitesi açısından denetimden geçmemiş her türlü yapının yeniden değerlendirmeye alınması gerekmektedir.

4. Riskli alanlar imara açılmamalıdır. Bilimsel normlara dayalı yer seçimi yapılmalıdır. Niteliksiz yapı üretimi engellenmelidir.

5. Binayı yıkan depremin dinamik parametreleridir. Zeminin dinamik özelikleri Jeofizik Mühendisleri tarafından hesaplanmaktadır. Yer seçiminde ve yapılaşmada zemin özelliklerine göre binalar yapılmalıdır. Çünkü, Trabzon ilinin çevre illerin deprem tehlike değerleri (ivme değeri, birim zamandaki hız değişim miktarı) artmıştır. Trabzon ili özelinde bu değer 0.1g (100cm/s2 olan değer 0.2g (200cm/s2) olarak güncellenmiş olup, deprem üretecek faya yakınlığa ve zayıf dayanımlı (30m derinlik için ortalama kayma dalgası hızı, Vs30<700m/s) yerel zemin koşullarına göre bu değer artar. Bunun anlamı binaya zeminden gelecek deprem yükünün/kuvvetinin artmasıdır. Dolayısıyla zemin özellikleri çok nitelikli olarak incelenmesi ve elde edilecek parametrelere göre inşaat statik projelerinin hazırlanması zorunluluktur.

6. Yeni Deprem ve Bina Yönetmeliğine göre, 1997 yılından beri kullanılan 'Deprem Bölgeleri Derecelendirme' haritası yerine Ocak-2019'dan beri artık 'Deprem Tehlike Haritası' kullanılmaya başlamıştır. Yeni haritaya göre, faya yakınlık, yerel zemin koşulları, jeolojik yapı, yapı stoku, yapı özellikleri, vb. faktörler bulunduğunuz veya yaşadığınız yerin risklerini belirleyecektir (Risk=Tehlike x Zara Görebilirlik).

7. Yapı Denetim Yasası, İmar Yasası, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Yasa ve ilgili diğer yasa ve yönetmelikler, TMMOB ve Meslek Odaların önerileri alınarak yeniden düzenlenmelidir. Mühendislik hizmeti almamış hiçbir yapıya ruhsat verilmemelidir.

8. 4708 Sayılı Yapı Denetim Uygulama Yönetmeliği değiştirilmeli, yapı üretim sürecinden bitimine kadar önemli bir rol oynayan Jeofizik Mühendislerinin Teknik Müşavirlik Kuruluşu veya Yapı Denetim Kuruluşu ortağı olma zorunluluğu getirilmelidir.

9. 6306 sayılı 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ve Kanunun Uygulama Yönetmeliği'nde, mevcut binaların değerlendirilmesi, riskli bina tespitleri ve güçlendirme çalışmalarında yapılacak tahribatsız incelemelerde Jeofizik Mühendisliği hizmetleri zorunlu hale getirilmelidir.

10. Ülkemizin genelinde olmak üzere İlimizde de, deprem başta olmak üzere, herhangi bir doğal veya doğal olmayan olay sonucu oluşması muhtemel bir afet sonrasında halkımızın toplanma, kısa süreli yaşamını sürdürme ve güvenliğinin sağlanacağı alanlar yeterli değildir ve çoğunda da yoktur. İllerin deprem tehlike derecelendirmeleri dikkate alınarak bu tür alanların oluşturulması ve korunması gerekmektedir.

11. İlimizde gerçekleştirilen yol, tünel vb. yatırımlarının yer bilimsel etütlerinin denetimden geçirilmesi ve doğaya tahribat vermeden gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Özellikle gömülü olan tarihi mirasın (arkeolojik alanların) zarar vermeden araştırılmasında ve tespit edilmesinde mutlaka Jeofizik biliminden yararlanılması gerekmektedir.

12. Ülkemizin enerji yatırımları, yeraltı zenginliklerinin bilimsel ilkelere göre araştırılması ve bulunması, deprem, heyelan gibi doğal olayların araştırılması ve önlemlerinin alınması, yol, köprü güzergâhlarının incelenmesi, zemin etütlerinin nitelikli olarak gerçekleştirilmesi gibi bir çok alanda hizmet üretebilmek için daha fazla Jeofizik Mühendisine ihtiyaç vardır. Ancak son yıllarda Üniversite sınavları sonucunda Jeofizik Mühendisliği bölümlerine tercihin azalması, Kamu ve özel sektörde Jeofizik Mühendislerine ayrılan istihdamın azalması ile ilişkili oluştuğu açıktır. Dolayısıyla, Kamuda ve özel sektörde, Jeofizik Mühendisi istihdamı zorunlu hale getirilmelidir.

13. Yukarıda sırlanan tüm konularda Jeofizik Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi olarak her zaman desteğe ve hizmete hazır olduğumuzu İl, ilçe yöneticilerinin ve yetkililerinin bilgilerine sunarız.

Sonuç olarak, deprem özelinde herhangi bir bir doğa olayının önlenemeyeceğini, ancak alınacak bilimsel önlemler ve bilinçli eğitim ile en aza indirilebileceğini unutmamalıyız. Bu nedenle, her zaman ısrarla önerimiz olan 'Afetler Sonrası Krizi Değil, Afetler Öncesi Riskler Yönetilmeli' ilkesini yetkililere ve kamuoyuna hatırlatmaya devam edeceğiz.

TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi olarak, doğal olayların afetlere dönüşmemesi için Jeofizik Bilimi ve Mühendisliği ilkeleri doğrultusunda hareket edilmesi gerektiğini ifade ediyor, saygılar sunuyoruz."

16.08.2019